Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Gözyasiyla yazilan...

Gözyasiyla yazilan...
 
Yunanistan Disisleri Bakani Molivyatis'in annesini ve ailesini kurtaran genç Türk subayinin öyküsünü anlatan 'On Günün Günlügü', yirmi dört yil sonra Türkçede. 1981'de yayimlanan kitap, Abdi Ipekçi Baris ve Dostluk Ödülü'nü kazanmisti


09/12/2005
Radikal Gazetesi
KOSTA SARIOGLU

"O korkunç 1922 dönemiyle ilgili çok, pek çok kitap yazildi. O görülmemis yikimdan hayatta kalan her birimizin, anlatacak kendi hikâyesi, kendi felaketi, kendi acisi oldugu düsünülürse, ne kadar kitap yazilirsa yazilsin yasanan bütün dehset verici, insanlik disi olaylari dile getirmek, hepsini içermek mümkün olmayacaktir. Artik hayatta olmayan bir insanin istegi, bu istege karsi duydugum saygi ve borç olmasa belki bu günlük de, büyük olasilikla var olan digerleri gibi bir kösede sakli kalirdi. Bu günlügün içinde mutluluk dolu tek bir sayfa bile yok. Tersine, günlügüm bastan sona aci ve keder gelgitleriyle dolu. Zaten baska türlü nasil olabilirdi ki? Bizler, her türlü aciyi, felaketi yasayan o dönemin çocuklari, ergenleri, bütün bu acilar içimize öylesine islemisti ki, mutlulugun, gülmenin ne demek oldugunu unutmustuk. Bu hüzünlü dönemin kurbani olan bizler onunla özdeslestik, yüregimizde biraktigi yaralar da çok derin oldugundan, uzun yillar boyunca, artik her sey geçtikten sonra bile, ne iyilige, ne mutluluga, ne de sevgiye inanabildik. Sonraki yasamimizin bize sundugu mutluluklar bile, yüregimizdeki aci kabuk baglamis olsa da, her zaman bize egemen oldu, hiçbir seyden tam anlamiyla zevk almamiza izin vermedi. Yasadiklarimiz güvenimizi sarsmis, bizi hiçbir seye inanmamaya mahkûm etmisti. Hayatta kalanlarimiz için bu en büyük çileydi."
Bu satirlar On Günün Günlügü'nün yazari Agapi Molivyatis'e ait. Kurtulus Savasi sirasinda bugünkü Yunanistan Disisleri Bakani Petros Molivyatis'in annesini ve ailesini kurtaran genç Türk subayinin öyküsü geçen aylarda Türk basininda sikça yer almisti. 1922'de Ayvalik'ta Petros Molivyatis'in annesi Agapi Molivyatis tarafindan yazilan, 1981'de Atina'da yayimlanip Abdi Ipekçi Baris ve Dostluk Ödülü'nü kazanan On Günün Günlügü tam yirmi dört yil sonra Türkiye'de yayimlandi. Olaganüstü bir taniklik, essiz bir belge olan bu öykünün aslinda üç kahramani var: 1922'de genç bir kiz olan anne Agapi Molivyatis, o dönemde on yedi yasinda olan erkek kardesi, gelecegin ünlü yazari Ilias Venezis ve ailesi Yunanli askerler tarafindan öldürülen, Türk ordusunda görevli genç bir doktor olan Tegmen Kemalettin.
1922 yilinda memleketleri Ayvalik'ta yasayan Agapi ve ailesi, yörenin tüm sakinleri gibi devam etmekte olan savasin birer tanigi ve kurbanidir aslinda. Çekilen Yunan ordusunun ardindan yöredeki Rumlardan bazilari 'karsi yaka'ya gitmeye kalkismissa da çogu, gelenlerin onlara zarar vermeyecegini umarak ve her seyden çok da evlerini, memleketlerini birakmamak için Ayvalik'ta kalmayi seçer. Ancak, yörede yasayan on yedi yasindan büyük Hiristiyan erkekler toplanmaya basladiginda Agapi için On Günün Günlügü'nde kaleme aldigi sadece on gün süren öykü de baslamis olur. Henüz on yedi yasina yeni basan kardesi Ilias'i Ayvalik'ta birakip ailenin geri kalan üyeleriyle Midilli'ye gitmek istemeyen Agapi, kardesi tutuklandiginda artik neredeyse bosalmis Ayvalik sokaklarinda onu aramaya baslar.
Ayvalik sokaklarinda aç susuz, terk edilmis evlerin köselerinde sabahlayarak, günlerce kardesinin nerede oldugunu bulmaya çalisir. Gücü tükenmis, umutlari azalmistir, üstelik sokakta karsilastigi acimasizliklar çabalarinin bosa gittigini düsündürmektedir. Tegmen Kemalettin, Agapi'yi buldugunda ilginç bir sey olur. Karsisinda korkuyla duran, perisan durumdaki genç kiz, Yunan ordusu tarafindan öldürülen küçük kiz kardesinin yüzünü hatirlatir Kemalettin'e.

Tegmen Kemalettin'in anisi
Öykünün bundan sonrasi, Kemalettin'in Agapi'ye yardim etmeye çalismasi, Agapi'yi koruyarak, kardesi Ilias'i kurtarmaya çalismasiyla, Agapi'nin umutsuz bekleyisini anlatiyor. Agapi'nin gün gün, Kemalettin ve emir erinin yasadigi evde, Kemalettin'in getirdigi kâgitlara yazdigi bu günlügü okurken, genç kizin yasadigi korku ve belirsizligi yakindan hissediyor insan. Ama öykünün en çarpici yani kuskusuz, hiç tanimadigi bir insana, bir "düsmana", üstelik savas kosullarinda kendi hayatini tehlikeye atarak, karsiliksiz yardim eden genç Türk subayi Kemalettin.
On alti, on sekiz ve yirmi yaslarindaki üç kiz kardesiyle, annesi ve babasi Yunan ordusu tarafindan öldürülen Tegmen Kemalettin, adi Yunanca'da sevgi anlamina gelen Agapi adli bu genç kizin yüzünde, kaybettigi küçük kiz kardesi Zehra'yi görür. Agapi'ye kiz kardesinin adiyla seslenmeye baslar. Hatta Agapi, Midilli'ye vardikta sonra, asla ona ulasmayacagini bilse de Kemalettin'e yazdigi mektuplari "Agapi-Zehra" diye imzalar:
"Midilli, 1922
Kemalettin,
Bu mektuplarin asla bir alicisi olmayacagini biliyorum. Kimse de bu mektuplari okumayacak. Ama ben bu mektuplari yazmaya devam edecegim. Senin için yazmaya devam edecegim. O dehset ve korku dolu günlerde, yüregimin her kösesini isil isil bir günes gibi isitan senin için Kemalettin. Insanoglunun yozlastigi, perisan oldugu o günlerde, kök olduktan sonra güzelligin her yerde yeserebilecegine beni inandiran sen; iste bunlari senin için yaziyorum. Kupkuru bir kayanin üzerinde bile iyilik ve güzelligin bu narin çiçegi, küçük bir çatlak bulup kendine yer açabilir.
Tanri herhalde o aci dolu, hazin saatlerde beni çok kolladi. Acimi hafifletip, yüregime merhem olan gizli kaynagin, senin varligin Kemalettin baska türlü nasil açiklanabilir? Karanligi, baskalarinin yaptigi zalimlikleri yok eden o güçlü isigin baska türlü nasil açiklanabilir? Hatiran her zaman canli kalacak, sana olan sevgimse saygi dolu olacak. Adini andigimda dua etme geregi duyuyorum. Seni tanrisal bir isik demeti altinda yas tutarken düsünüyorum. Büyük bir zarafetle bana dokunan o ellerin, kiz kardesinin intikamini alma mazeretiyle bile olsa kimseyi öldürmüs olabilecegine inanmiyorum. Kendi kardesimin bile böyle bir seyi asla yapmayacagina eminim. Böyle bir sey yapmak için acimasiz olmak gerekir, oysa her ikinizin de yüregi birer çiçek kadar narin, daglarin tepesindeki kar kadar temizdi.
... Bense ne olursa olsun sana yazmaya devam edecegim. Kalbimi bir dostun kalbine yaslama geregi her duydugumda sana yazacagim ve asla ama asla sana elveda demeyecegim. Çünkü yasadigim sürece senin o zarif varligini hep yanimda hissedecegim ve asla sana o büyük, o sonsuz tesekkürlerimi fisildamayi birakmayacagim. Yüregimin en güzel kösesi de her zaman sana ait olacak.
Agapi-Zehra"
Savasin tüm acimasizligini yasayan bu kusagin insanlari yazarin da belirttigi gibi bir daha yüreklerindeki yaralari iyilestiremedi. Bu kusagin 'hayatta kalanlarindan' biri olan Ilias Venezis, Ayvalik'tan Midilli'ye geldikten sonra, Küçük Asya'da yasadiklarini anlattigi otobiyografik romanlariyla çagdas Yunan edebiyatinin en önemli yazarlarindan biri olmustur.
Bu kitap, ayni zamanda Ilias Venezis'in, ablasi Agapi'den son istegi. Ölüm dösegindeki Venezis, son istegi olarak ablasinin, aci dolu günleri unutmak için yillarca kapagini bile açmaya cesaret edemedigi bu günlügü okumak ve yayimlamak ister. Böylece belki de asla genis okur kitleleriyle bulusmayacak bu önemli taniklik gün isigina çikar.
Agapi Molivyatis 1922'de yasadiklarini kaleme alan ilk Küçük Asyali kadindir. On Günün Günlügü'nde anlatilan gerçek öykünün belki de pek çok benzeri Türkler ve Rumlar arasinda yasandi. Ama bu öykülerin çogu kaleme alinmadan unutulup gitti. Molivyatis'in yasadiklarini anlattigi On Günün Günlügü ise seksen üç yil önce yasanmis olmasi mümkün görünmeyen bir olayin varligini kanitlamakla kalmiyor, ayni zamanda bu hüzün dolu günlük, o döneme farkli bir açidan da bakmamizi saglayarak savas kosullarinda bile, insanligin en yüce degerlerine sahip çikan Tegmen Kemalettin'in anisini unutulmaz kiliyor.



ON GÜNÜN GÜNLÜGÜ
Agapi Molivyatis, Çeviren: Kosta Sarioglu, Albatros Kitap, 2005, 176 sayfa, 9 YTL.

 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Mayıs , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net