Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Petros Markaris'ten 'Balkan Blues' Topraklarından kopanların öyküsü

Petros Markaris'ten 'Balkan Blues'
Topraklarından kopanların öyküsü

Cumhuriyet Kitap, 08.11.2007
 

Petros Markaris 'Balkan Blues'da Arnavut, Sudan'lı, Rus, Bulgar, Rumen, Yunanlı birçok kişiyi göçmen öyküleriyle bir araya getirmiş. Ortak noktaları ümitsizlikleri ve çaresizlikleri. Yersiz, yurtsuz birçok kişiyi gelecek korkusuyla ve parasızlıkla yoğurmuş; aşk, öfke, intikamla birleştirmiş ve ortaya kolay ve zevkle okunan bir öykü kitabı çıkarmış Markaris.

A.Şebnem BİRKAN

Petros Markaris Ermeni bir baba ve Rum bir annenin oğlu olarak Heybeliada'da dünyaya gelmiş. Liseyi İstanbul'da bitirdikten sonra üniversite için Viyana'ya gitmiş. Yaşamını daha sonra Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde sürdürmüş ve sonunda Yunanistan'a yerleşmiş. Birçok yerde yaşamış bir Avrupalı olarak, göçmenlerle karşılaşmış, onların içinde bulundukları durumlara tanık olmuş ve doğup büyüdüğü şehirden uzak, kök salmadan yaşamanın ne demek olduğunu bilerek yazmış öykülerini. Bir tek yere ve geleneğe bağlanmadan yaşamanın anlamını özünde tatmış ve bunları öykülerine de yansıtmış.Öyküler sıradan insanların göçten sonraki yaşamları üzerine odaklanmış. Markaris birçok Balkan ülkesinden umutla Yunanistan'a gelen insanların yaşam mücadelesi, yanlarında çalıştıkları patronları tarafından ezilmeleri, ekonomik yoksullukla savaşırken haksızlığa uğramalarını anlatıyor. Göçmenlerin nasıl bir anlayışsızlıkla karşı karşıya kaldıklarını okurken insanın içi sızlıyor.Öykülerin en önemli özelliği olaylar açısından çok zengin oluşu. Yaşam alanı daralan göçmenlerin, isteklerine ulaşmaları engellenince kendilerini nasıl içinden çıkılmaz hale soktuklarını Markaris çeşitli öykülerde farklı insanlar açısından gerçekçi bir şekilde öykülemiş. Yaşamlarını ülkelerinden kaçarak kontrol etmek isteyen bu insanların kendi hayatları üzerindeki kontrolü nasıl tamamen yitirdiklerini görüyoruz. Kitabın adının 'Balkan Blues' olarak çevrilmesi dikkat çekici, ancak öyküleri okuyunca bu kullanımın yerinde olduğu görülüyor. 'Blues' sadece caz müziğini çağrıştırmakla kalmıyor hüznü ve kederi de anımsatıyor; burada anlatılan öykülerdeki gibi. Amerika'daki zencilerin topraklarından kopup geldikten sonra Amerika'da yaptıkları müziğin ezgilerindeki hüznü 'Balkan Blues'daki öykülerin içinde de hissedebiliyoruz. Öyküler çeviri olmasına rağmen adeta dilimizde yazılmış gibi. Dili sade ve akıcı. İlknur Özdemir edebiyatımıza ve çeviriye yıllarını vermiş bir çevirmen ve yayıncı. Öykülerin çevirileri çok başarılı. Çevirilerdeki başarı anlatılmak istenenin son derece uygun ve doğru bir dille yapılmasından kaynaklıyor.

HEM TRAJİK HEM DE KOMİK

İlk öykü dokuz öykünün içinde hem trajik hem de komik olanı. 'İngilizler, Fransızlar, Portekizler' adlı bu öykü diğerlerinden biraz daha farklı bir yere oturmuş. Petros Markaris polisiye yazarı olduğundan, bu öykünün kurgusunu merak uyandıran, heyecanlı bir öykü olarak kurgulamış. Dünyadaki güvenlik sistemlerini protesto etmek isteyen bir grup hem ölüleri kullanıp hem de kimseye zarar vermeden bu işi başarıyor. Yakalanınca da kendilerini şöyle savunuyorlar: '(...) İşte o zaman aklıma olimpiyat oyunlarının güvenlik sistemini nasıl rezil edebileceğimiz fikri geldi.(...) Sokaklarda yetmiş bin tane polis, artı kameralar, artı zeplin! Olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapıyoruz ama cunta dönemine geri döndük. Bütün bunlar da Amerikalıların, terör korkusunu kanımıza bir virüs gibi aşılaması yüzünden. Bu adamlar bizi güvenlik sistemlerine bağımlı kıldılar. Biz de bu sistemi cesetlerin yaptığı o küfür işaretiyle rezil etmek istedik. Amacımız bütün bunların hiçbir işe yaramayacağını kanıtlamaktı.' Günümüzde alınan önlemlerle teröre karşı kendimiz koruyacağımızı zannediyoruz. Oysa bu durum kendimizi kandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Terör gene yaşamları alt üst etmeye devam ediyor bu durum da buradaki öyküye konu oluyor.'Balkan Blues'daki öyküler savaş yüzünden ülkelerini terk eden, çoğu Doğu Avrupalı göçmenlerin Yunanistan'da yeni bir hayat arayışları. Ancak bu kaçakların aşağılanma, güvensizlik, değersizlik, çaresizlik, güçsüzlük, acizlik, dışlanma, başarısızlık, parasızlık korkuları ortak noktaları. Yalan ve kandırma üzerine kurulan hayatların un ufak oluşuna tanık oluyoruz. 'Yeşil Kart' adlı öyküde ise fakirlik ve çaresizlik yüzünden Bosnalı bir Sırp olarak kendini tanıtıp, yaşamını dilenerek kazanan bir Yunanlıyı tanıyoruz. Yokluk ve fakirlik, şiddetle bitiyor. Çünkü en basit ihtiyaçları olan barınma ve yiyecekten yoksun kalan insanların köşeye sıkışınca saldırmaktan başka çareleri kalmıyor. Yazarımız içsel öfkenin sonuçlarını başarılı bir şekilde anlatıyor.Öykülerde haksızlığa uğrayan insanların, çaresizlik ve çıkış yolu bulamamaktan dolayı intikam duygularının pençesine düşmeleri ve cinayet işlemeleri de konu ediliyor. Aslında mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilseler, kimseye kötülük yapmayacak olan bu insanların nasıl kendilerini kaybedip istemedikleri şeyleri yapabildiklerine tanık oluyoruz. Bu noktada insan kendine ' ben bu duruma düşsem ne yapardım, 'ben de bu nefretle doluyken aynı şeyleri yapar mıydım' sorusunu soruyor. 'Tatyana'nın Kurtuluşu'nda Rusya'dan göçmen olarak gelen bir ailedeki baba baskısının, kızı Tatyana'yı babasına karşı nasıl bir başkaldırı ve intikama sürüklediğine hayretle tanık oluyoruz. 'Dekorsun' adlı öyküde Sudan'dan gelip büyük bir sadakatle ve severek çalıştığı patronunun yaptığı haksızlığı görüyoruz. Beşir kenara sıkışıyor, Totoda kazandığı parayı alamıyor. Patronu onu çaresiz bırakıp, tüm hayallerinin yıkılmasına sebep oluyor ve Beşir ülkesine dönerek yaşadığı hayatı değiştirme şansını yitiriyor. Beşir özünde iyi niyetli bir insan ancak karşılaştığı çaresizlik onu öylesine öfkelendiriyor ki düşünme ve karar verme yetisini kaybediyor ve bıçağı çekiyor. 'Gecelerken' adlı öyküde de buna benzer bir haksızlık ve sonla karşılaşıyoruz. Öyküleri okurken insan 'bu haksızlıklarla ben karşılaşsam ne yapardım' demeden geçemiyor.

BENZER ÖYKÜLER...

'Balkan Blues'daki öykülerin bizim için ayrı bir yeri olmasının bir diğer nedeni de, bizim coğrafyamıza yakın yerlerden gelen ve bizim de son senelerde yaşadığımız göçün bir benzerini anlatıyor olması. Çünkü Türkiye de, son yıllarda hem Balkanlar'dan hem de Rusya'dan göç alan bir ülke. Amerika'daki ve II. Dünya Savaşı sonrasındaki göçle ilgili çok şey yazılmış olmasına rağmen, Rusya'nın çöküşünden sonra yaşananlarla ilgili ve Yugoslavya'nın dağılmasıyla beraber ortaya çıkan göçü anlatan çok fazla öykü ve roman yok. Petros Markaris'in öyküleri bu eksikliği biraz olsun giderebilecek nitelikte. Öykülerden de görüyoruz ki globalleşen dünyada acılar, haksızlıklar, acizlikler de globalleşiyor. Değişen pek bir şey yok insan açısından. Ülkeler ve milletler değişiyor ama insanın insana çektirdikleri pek de değişmiyor. 'Keman ve Flüt için Suit' aşkı ve duygusallığı konu alan, ama son derece trajik bir öykü. Hristo ve Frida'nın aşkları sadece tutkulu değil ne yazık ki aynı zamanda yıpratıcı da. Mülteci olarak birbirine destek olmaya karar veren bu çiftin öfke dolu aşkı ikisini de yıpratıyor. Hristo ve Frida'nın ilişkilerindeki gerilim ve güç savaşı, her ikisinin de mutsuz olmalarına neden oluyor. Sevgi adı altında birbirlerine ve mesleklerine verdikleri zarar, insanın doğasını anlatan en güzel öykülerden biri. Uzun bir romana konu olacak kadar gerilimli ve olaylı bir aşk ilişkisine tanık oluyorsunuz.Petros Markaris 'Balkan Blues'da Arnavut, Sudan'lı, Rus, Bulgar, Rumen, Yunanlı birçok kişiyi göçmen öyküleriyle bir araya getirmiş. Ortak noktaları ümitsizlikleri ve çaresizlikleri. Yersiz, yurtsuz birçok kişiyi gelecek korkusuyla ve parasızlıkla yoğurmuş aşk, öfke, intikamla birleştirmiş ve ortaya kolay ve zevkle okunan bir öykü kitabı çıkmış. Bizim de son yıllarda Türkiye'de tanık olduğumuz veya duyduğumuz benzer olayların öyküleşmesi sevindirici. Petros Markaris göçmenlerin sesi olarak onların içinden geçtikleri deneyimleri bize aktarıyor. Göçmenlerin ezilişini ve hüznünü gerçekçi ve olabildiğince tarafsız olarak 'Balkan Blues'la gözler önüne seriyor. Öykülerde kapalılık olmadığı için kolay ve çabuk okunuyor. Bol hareket ve olay içeren yormadan okunan öyküler. sebnembirkansuperonline.comBalkan Blues/ Petros Markaris/ Merkez Kitaplar/ 130 s.


 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Mayıs , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net