Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Rumelililer anlatiyor/4 -10

Rumelililer anlatiyor-4 -10 Hazirlayan: Gülçin GÜNAY 21-27 Haziran 2007 /Halk'a ve Olaylara Tercüman gazetesi

Lütfü Türkkan: Vatan topragi kiymetini, en iyi biz biliriz

MHP Kocaeli Milletvekili adayi Türkkan, “Vatani bölmeye çalisan teröriste Basbakan ‘Sayin’ diyor. Biz zorunlu göçe tabi tutulan insanlar olarak vatan topragi kaybetmenin ne demek oldugunu iyi biliriz. Bölücülerle istisare edenlerle isimiz olmaz” dedi
RUMELI Egitim Vakfi Baskani ve MHP Kocaeli Milletvekili adayi Lütfü Türkkan, AKP’nin baraj problemi oldugunu, MHP’nin ise koalisyona ihtiyaç duymadan, tek basina iktidara kostugunu söyledi. Türkkan ayrica AKP’yi kastederek “Topraklarimiza göz dikenlerin basina ‘sayin’ diye hitap edenle bizim isimiz olmaz” dedi.
Iste Türkkan ile söylesimizin ikinci bölümü:
Baraj sorunumuz yok
Seçim anketlerinde MHP’nin yükselisini görüyoruz. MHP’nin baraji asip Meclis’e girebilme olasiligi fazla.
Ben bu cümlenizi hakaret kabul ediyorum. MHP’nin baraji asma sorunun oldugunu söyleyen birinin AKP’nin baraj problemi oldugunu da düsünmesi gerekir. Türkiye’de dinamikler çok degisken. Geçen seçimlerde yüzde 21 küsür oraninda oy alan bir DSP, yüzde 1.2’de kalabiliyorsa, AKP’nin baraj problemi olmadigini nasil söylersiniz? Biz tek basina iktidara yürüyen bir partiyiz.

CHP ile bir koalisyona da gerek yok mu diyorsunuz?
CHP, ayri bir parti. Biz çok ayriyiz. MHP olarak tek basina iktidara kilitlendik. Seçim sonucunda kiminle koalisyon olur onu bilemem. Ama DTP ve AKP ile asla koalisyon yapmayiz. Bizim gözümüzde DTP ve AKP, ufuklari, vizyonlari, hedefleri ayni iki partidir. Bizler zorunlu göçe tabi tutulmusuz. Vatan topragi kaybetmenin ne oldugunu en iyi bizler biliriz. Su andaki süreçte Türkiye’nin üniter devlet yapisinin tartisildigi, topraklarina göz dikildigi bir dönemde kalkip göz dikenlerle birlikte istisare yapanlarla, onlarin baslarina “Sayin” diye hitap edenlerle bizim bir isimiz olmaz.

Rumeli mutfagindan bize biraz bahseder misiniz?
Osmanli mutfagi
Gerçek bir Osmanli mutfagini siz Balkanlar’da bulabilirsiniz. Türkiye’de Osmanli mutfagi olarak gittiginiz mutfaklar, Balkan kökenlidir. Bize Arap kültürüyle gelen kebaplar, çig köfteler bizim oralarda yok. Balkanlar’da Osmanli-Türk mutfagi vardir.

Sizin sevdiginiz Balkan yemegi hangisi?
Benim sevdigim yemek çok fazla. Böreklerimiz çok meshurdur. Pirasa, lahana böregini çok severim. Kaymaçina tatlisini begenirim. Konak sekerparesini severim. Bizim oralarda irmik helvasinin yapilisi farklidir. Tereyagli yapilan helvanin içine ceviz ve kuru üzüm koyulur. Kuru fasülyeyi tavada yapip firina atariz. Üzerine de nane koyariz. Firinda bir güzel kaymak baglar.
Yabanci damat da var
Esiniz de hemsehriniz mi?
O da Makedonyali. Ben “Mutlaka kendi hemserimle evlenecegim” diyordum. Ben daha çok geleneklerine bagli bir adamim. Ailede yabanci gelin ve damatlar da var tabii ki. Mesela ablamin esi Gaziantepli.

Ask evliligi miydi sizinki?
Asik olmak ayri bir sey. Benim evliligim görücü usulü. Hemsehrim. Evlendigimde esim lise sona gidiyordu. Zaten ask evlilikleri, 4-5 yildan fazla sürmüyor (gülüyor). Mantiga dayali evlilikler uzun sürüyor. 22 yillik evliyim. Aile kurumuna saygili bir evlilik sürdürüyoruz.

Rumeli Balkan Federasyonu Avcilar Dernek Baskani Ismail Karaca, Rumelilileri anlatti
Hazirlayan: Gülçin Günay
AKP iktidari kötü bir rüya uyanacagiz
Rumeli Balkan Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Avcilar Dernegi Baskani Karaca: AKP sandikta hüsrana ugrayacak 23 Temmuz sabahi kötü rüya bitecek
RUMELI Balkan Federasyonu Avcilar Dernegi Baskan ve üyeleriyle sohbetimiz Balkanlar’a özgü Mahzen adli otantik bir mekanda, Rumeli yemekleriyle donanmis bir masada keyifle geçti. Baskan Ismail Karaca, öylesine doluydu ki, biran hazirladigim sorulari hiç soramayacakmisim sandim. Karaca, Ulu Önder Atatürk’ün hemsehrisi olmanin kendilerine çok büyük gurur verdigini söyledi ve ekledi:
“Ancak Rumeli insani, AB’nin bilinçli politikasi nedeniyle siyasetten, sanattan ve spordan uzaklastirildi. Bu alanlarda yeniden söz sahibi olmaliyiz.”
AKP yönetimini de elestiren Karaca, “Son 4.5 yil bizim için kötü bir rüyaydi. Bize Osmanli’nin son dönemindeki süreci yasattilar. Ancak 23 Temmuz sabahi bu rüyadan uyanacagiz” dedi. Sohbetimizde, Karaca’ya yönelttigimiz sorular ve cevaplar söyle:
Derneklerle kaynasiyoruz
Derneginiz üye sayisini ögrenebilir miyim?
600’ü asti. 2001 yilinda resmi olarak dernek faaliyetine basladik. Rumeli ve Trakya derneklerinin fazla olmasi, aslinda sayimizin da çok oldugunu gösteriyor. Birbirimizi daha çok taniyoruz.
Siyasetten uzak tutulduk
Rumelililer’in belli basli sorunlari neler?
Yillardir dernek faaliyetleriyle ugrasiyorum. En büyük sorunumuz, siyasetten uzak birakilmamizdir. Rumeli insani bugün siyasette olsa, ülke bu kadar zora düsmezdi. Unutulmamalidir ki Atatürk de bir Rumelili idi.

Kurtulus Savasi’nin basarisinda imza sahiplerinin çogu Rumelili’ydi.
Evet. 19 Mayis 1919’da hemsehrimiz Rahmetli Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çiktigi ekibin 16’si Rumelili idi. Bunu tüm Tarihçiler biliyor. Ancak özellikle vurgulamiyorlar.

Neden?
Prof. Dr. Erol Manisali, AB’nin Rumeli insanindan intikam aldigini söyledi. Kurtulus Savasi’nda Rumelililer’in Atatürk’e verdigi destekten dolayi AB, bilinçli bir sekilde sanattan, siyasetten spordan bizi uzak tutuyorlar. Hiçbir sanatçimiz desteklenmiyor. Biz öz Türkleriz. Rahmetli Atatürk’ümüze çok sahip çiktigimiz için bizi disliyorlar.
Iktidari yok sayiyoruz
Milletvekili aday listeleri açiklandiginda “Acaba kaç Rumelili var” diyerek listeye baktiniz mi?
Siyasi partilerin aday listelerinde ne yeteri kadar kadin aday var ne de Rumelili. Özellikle ben seçilebilir illerde kadin adaylarin en azindan yüzde 25-30 olmasini isterdim.

AKP Hükümeti’nin son dönemki politikalarini nasil yorumlarsiniz?
Onu konusmayalim. Biz AKP’yi ve onun iktidarini yok sayiyoruz. Çok kötü bir rüyaydi. Ama uyanacagiz. Çok büyük yanlislar yaptilar. Türkiye’ye Osmanli Imparatorlugu’nun son dönemlerine benzeyen bir süreç yasattilar. Devletin yetkili organlari var. Gelecekte umarim bunun hesabini verirler.

Sizce seçim sonucu nasil olur?
3 parti baraji asar.

AKP...
(Sorunun devamini beklemiyor) Biz Rumelililer’i yok saydilar. Ama Içisleri Bakanligi’nin resmi rakamlarina göre ülkemizde yasayan 35 milyon Rumeli Balkan insani var. Baraji asacak diger partiler ise kanimca CHP ve MHP’dir. 3 partinin oylari da yüzde 20 gibi olacaktir. Bu dönem seçimler çok kirilgan yapida.
Evet mührü MHP’ye
Hemsehrilerinizin oyu Avcilar bölgesini seçimde çok etkileyecek mi?
Evet. Avcilar bölgesinde 186 bin seçmen var. Bunlarin 90 bini Rumelili ve Trakyali. Dernegimiz bunu biliyor. Hemsehrilerimizin hangi sandikta oy kullanacagini bile biliyoruz. Oy verecegimiz parti devletle barisik olacak. Bu parti de çok büyük olasilikla MHP.

Bati Trakya Dergisi Kurucusu Süleyman Sefer Cihan’dan duyulmamis Trakya anilari
Cihan’a göre Meclis’e kaç parti girer?

Rumelililer’in siyasetten yalitildigi fikrine katilmayan Bati Trakya Dergisi’nin Iskeçeli sahibi Süleyman Sefer Cihan, örnek olarak Naim Süleymanoglu ve Lütfü Türkkan’i gösterdi. Cihan, her sehit haberinde, yüreginin parçalandigini söyledi
Sehit haberleri yüregimi yakiyor
SÜLEYMAN Sefer Cihan’in her ay 5 bin adet bastigi Bati Trakya dergisinin ofisi arsivi animsatiyor. Yeni sayiyi henüz tamamladigi için yorgun oldugunu söyleyen 64 yasindaki Cihan, sohbetimiz ilerledikçe -bu benim tahminim-yorgunlugunu unuttu. Iskeçe’ye bagli Sahin köyü dogumlu Cihan ile Rumeli’yi, anilarini ve Türk siyasetini konustuk. Söylesimize basliyoruz.


Süleyman Sefer Cihan aslen nerelidir?
Iskeçe’ye bagli Sahin köyündenim. Bu köy, artik tüm Bati Trakya’nin öncülügünü yapiyor. Yunan ile bu bölge için tarihte çok kavgalarimiz oldu. Yunan, “O bölge Türk degil; Pomak” diyordu. Ilkokulda iki diploma aldim. Diplomanin bir tarafi Türkçe öbür tarafi Yunanca idi. Benim ana dilim Türkçe. Okulda Yunanca ögrendim. Ama yine de ben Türkçe’yi bu kadar iyi konusmuyordum. Almanya’da Türkçemi gelistirdim. O dönem bizim bölge tamamen tampon bölgeydi. Iskeçe’deki beyler bizimle ilgilenmiyordu.

Almanya’ya gidisiniz sizin Türkçe’niz için büyük destek oldu yani. Almanya’ya niçin gittiniz?
26 yasimdayken Almanya’ya Yunanistan üzerinden kaçak giris yaptim. Esim, hastanedeydi. “Bir an önce terk et” diye bir haber aldim. Türk pasaportumu Yunanlilar Berlin’de almislardi. Esim ve çocuklarimdan 1976’ya kadar ayri kaldim. Onlara Almanya’dan para gönderiyordum.

Ne isle ugrasiyordunuz ki orada?
Isçi olarak gittim ama Tercüman gazetesinde muhabir olarak çalismaya basladim. Bende Almanca, Yunanca, Bulgarca var. Daha sonra Hürriyet gazetesine geçtim. Almanya’da gazeteciyken Baskonsolos Hasan Ünaldi ile tanistim ve kendisine “Biz Bati Trakyalilar’a dernek lazim” dedim.
Yunanistan’da iskence gördü

Almanya’da rahat rahat yasarken dernek kurma fikri sizde neden belirdi? Çok mu aci çekmistiniz?
Içimde Yunanlilar’a karsi bir hirs vardi. Bana yaptiklarini baska arkadaslara da yapmislardir.

Ne yapmislardi ki size?
Yine basa döneyim. 24 yasindaydim. Yunanlilar Iskeçe Türk Birligi’nin tabelasini indirmislerdi. Ben gidip mermer aldim ve arkadaslara “Beni gözetleyin. Yunan askeri araç gelirse bana haber verin” dedim. “Merak etme” dediler. Merdiveni ve levhayi koydum. Büyük vidalari aldim. Tam kazimaya baslamistim baktim bir cip geldi. Içinden Yunanli iki albay bir binbasi çikti. Merdiveni çektiler. Beni asagiya indirdiler. Yaka paça cipe attilar. 10 gün Dördüncü Ordu Komutanligi’nda iskence gördüm.

Aileniz biliyor muydu?
O dönem soförlük yapiyordum. Babama korkudan sirket “Ise gitti, gelecek” demisler. Beni 10 gün sonra Kavala’ya giderken bir benzincinin arka çöplügüne attilar. Iki hafta hastanede yattim.

Ve Almanya. Hirsinizdan dernek kurdunuz.
Evet. Almanya’da 25-26 dernek ve bir federasyon var. Berlin’deki ilk dernegin kurucusu benim. Digerleri zincirleme olarak kuruldular. 1977 yilinda Türkiye’ye döndügümde Bati Trakya Dergisi’ni olusturdum. Rumeli Federasyonu’nun üyesiyim. Bati Trakya Dernegi Genel Merkezi Yönetim Kurulu’nda 3 yil görev yaptim. Zeytinburnu’ndaki Bati Trakya Spor Kulübü’nün kurucusuyum. Ama Bati Trakya Türkleri Dayanisma Dernegi beni 1986’da bazi nedenlerden dolayi ihraç etti.
Berlin’de de dernek kurdu

Rumelililer, “Siyasetten bilinçli olarak arindirildik” diyorlar. Katiliyor musunuz?
Bu cümleye katilmiyorum. Mesela Lütfü (Türkkan) yillardir MHP’nin içinde. Sanatçi Serdar Gökhan kendini kabul ettirdi. Naim Süleymanoglu, milletvekili adayi. Bence Rumelili hep siyasetin içinde.

Peki siyasi görüsünüzü ögrenmek istiyorum. Genel seçimlerde oyunuz hangi partiye gidecek?
MHP’liyim. Bati Trakya Dernegi’ni kapattiktan sonra uslu durmadim. Berlin’de Türk Ocagi vardi. Bir grup arkadas bir araya geldik. Dogu Almanya Duvarinin karsisinda büyük bir yer tuttuk. Berlin Büyük Ülkü Dernegi’ni kurduk.

Seçim sonucu nasil olur sizce?
MHP’nin iktidar parti olmasini isterim. MHP, bu tempoyla çalisirsa Basbakan Tayyip Erdogan da bu gaflara devam ederse MHP’ye iktidar yolu açik.

Baraji 3 parti asar

Baraji hangi parti veya partiler geçer?
Baraji MHP, CHP ve AKP asacak. Ama daha bir ay var. AKP’nin hatalari devam ederse, sartli olarak PKK’nin partisi DTP ile koalisyon yaparsa barajin altinda da kalir. Neymis? AKP, Bulgaristan’da bulunan bir parti misali olursa DTP ile koalisyon yapabilecekmis. Kardesim, sen ne karistiriyorsun orasini? Daglar kadar fark vardir. O parti kaç Bulgar vatandasini öldürdü, üzerlerine bomba atti? Halk ve Özgürlükler Partisi kaç askeri sehit etti? O parti Bulgaristan’in gelecegi için çalisti. Nitekim kendini de kabul ettirdi ve 34 milletvekili çikardi. AKP’ye ben bir türlü noktayi koyamadim. Bir öyle bir böyle. Cumhurbaskanligi meselesiyle suni bir gündem olusturdular. Onlar da 367’yi bulmadan bir AKP’linin cumhurbaskani olmayacagini biliyorlardi. En sonunda emrivaki oylama üzerine oylama yaptilar. Bunu paket haline getirdiler. Halbuki her madde için ayri ayri 367 gerekliymis. Onlar paket halinde sundular. Buyrun, Anayasa Mahkemesi cumhurbaskanligi seçiminin genel seçimlerden sonra yapilmasi kararini verdi.
AKP mitingleri cansiz

AKP’nin gelecegini nasil görüyorsunuz?
AKP, birinci veya ikinci parti olmazsa aralarinda bir kavgalar baslayacak ki sorma! Bu kadar hirçin bir basbakan olur mu? Mitingleri çok sönük geçiyor. Deniz Baykal, Devlet Bahçeli ve Mehmet Agar’in mitinglerinin canlililigi AKP’de yok.

DP, son zamanlarda baraj kaygisinda. Disa yansitmasa da kendi içinde bölünmeler sözkonusu. Siz partinin gidisatini nasil görüyorsunuz?
DP, Anavatan ile birlesseydi tahminimce Meclis’e girerlerdi. Su an için çok zor.

Genç Parti yükseliste mi?
Cem Uzan’i birak simdi! Ibrahim Tatlises’i bölgeden birinci siraya koyan bir partiden ne hayir beklersin! Tatlises ne anlar politikadan? Assiz, issiz insani bilir mi? Tatlises’in amaci, milletvekilligi dokunulmazligini kazanmak.

Son 4,5 yili nasil tanimliyorsunuz?
Türkiye için büyük kayip içinde geçen yillar olarak nitelendiriyorum.

Odanizin duvarina Atatürk tablosunun hemen altina gazetemizin verdigi Sehitlerimizin posterini asmissiniz.
Bir askerimizin sehit oldugunu duyar duymaz içim parçalaniyor. Dogu’yu karis karis gezdim. O topraklari biliyorum. Geçen günlerde Diyarbakir’daki mitinge bin 500 Türk bayragi rozetiyle katildim. Arkadaslarla köylere gittim. Ve herkese rozet dagittik. Insanlar gözleri piril piril yalvarircasina rozet istiyorlardi. Ertesi gün rozetleri Diyarbakirlilar takmislar mi yoksa atmislar mi diye kontrol ettik. Herbirinin gömleklerinde rozetler vardi. Çok mutlu oldum.
Ordumuz güçlü

Bu nasil bir duygu?
Çok duygulandim. Bildigin gibi degil. O insanin sevkate ihtiyaci var. Bugün Türk ordusu onlara o merhameti veriyor. Ordumuz okullarini, camilerini onariyor. Geçtigimiz günlerde sehit düsen yarbayimiz, cami tamiratindan geliyordu. Bir gün sonra caminin açilisini yapacaklardi. Bizim ordumuz çok güçlü bir ordu. Terör belasini da bitirecek. AB’den de söz etmek istiyorum.

Peki. AB ve Türkiye iliskileri konusundaki görüslerinizi alalim.
AB’ye üye ülkelerde gençler çok az. 15-20 yil sonra 20-30 yas arasinda gençlik tükenecek. Uyusturucu had safhada. Ekonomi günbegün batiyor. Iddiaya girerim ki 4-5 yil sonra AB ruhu kalmayacak. Birlik dagilacak.
Hazirlayan= Gülçin GÜNAY


Cep Herkülü MHP Istanbul Milletvekili Adayi Naim Süleymanoglu, Rumelili olmayi nasil tanimliyor? Sehit haberlerini okudugunda neler hissediyor?

   “Cep Herkülü” MHP Istanbul Milletvekili adayi Naim Süleymanoglu, Bulgarlar’in geçmiste Türk adini degistirdigini, ancak milli bakisinin hiç degismedigini söylüyor ve ekliyor: En çok Türk gençligine güveniyorum
Adimi degistirdiler ama milliyetimi asla!
“RUMELILI olmak benim için çok büyük sereftir” Iste Türk spor tarihine adini altin harflerle yazdiran, Türk halterini dünyanin zirvesine tasiyan, eski Milli Haltercimiz Naim Süleymanoglu’nun röportajimizdaki ilk cevabi. 22 Temmuz seçimlerinde MHP’nin Istanbul 3’üncü bölge 6’nci sira milletvekili adayi Süleymanoglu, geçmiste dogdugu ülke Bulgaristan’da çok büyük acilar çektigini ama bugün bu acilarin kendisine kazandirdigi azim ve inancin karsiligini aldigini belirtti. 40 yasindaki “Cep Herkülü”ne “Bulgaristan’daki komünist yönetim sirasinda gördügünüz zulme somut bir örnek verir misiniz” diye sordugumda aldigim yanit beni çok duygulandirdi: “Türk olan adimin degismesi, sizce iyi bir örnek degil mi? Naim Süleymanoglu ile söylesimize basliyoruz...
. Rumelili olmayi nasil tanimlarsiniz?
Rumelili olmak, benim için çok büyük sereftir.
. 19 yasindayken Bulgar formasini üstünüzden çikardiniz. Bunun öncesini ve sonrasini siz anlatin.
Benim ilkem; inanmak ve çok çalismak. 10 yasindayken haltere basladigimda bir gün zirvede mutlaka adimin olacagini biliyordum. Hirsim vardi. Ailem önceleri haltere çok karsi çikti. Ama yilmadim. Bulgarlar isimlerimizi degistirince-Adim Naum Shalamanov olarak biliniyordu- ve Türkçe’yi yasaklayinca “Artik Türkiye’ye kaçmanin zamani geldi” dedim. Üç yillik bir ugrastan sonra bunu basardim. 1986’da Melbourne’de düzenlenen Dünya Halter Sampiyonasi’ndan sonra Türkiye’ye geldim.
. Aileniz ne dedi bu duruma?
Ailem benden iki yil sonra Türkiye’ye gelebildi. Birlikte gelmemiz olanaksizdi.
500 bin kisi göç etti
. Peki sizin durumunuz sizden sonraki gençlere örnek olusturdu mu?
Benden sonra 500 bin kisi göç etti. Oradaki rejimden ve baskilardan usanmislardi. Türkiye, bir kurtulustu.
. Dogdugunuz topraklarda aci çektiginizi belirtiyorsunuz. Bu aciya somut bir örnek verir misiniz?
Türk olan adimin degismesi sizce iyi bir örnek degil mi?
. Türkiye’ye geldiginizde hatirliyorum da çok çok büyük bir coskuyla karsilanmistiniz. Rahat bir yasama kavustum diye mi düsündünüz?
Türkiye’ye geldigimde üzerimde büyük bir sorumluluk vardi. Sporda illa basarili olmaliydim. Gençtim ama bunun bilincindeydim. Bu azimle hiç aksatmadan halter çalisiyordum.
. Hirsli karakterinizin olusumunda Rumelili olmanizin rolü fazla mi?
Bilmiyorum. Tabii ki çalismam lazim. Ben çalismadan bir isin olumlu sonuçlanacagini düsünmüyorum. Bu nedenle çok ama çok çalistim. Kökenimin Rumeli’ye dayanmasinin bunda etkisi nedir bilemem.
. Rumelililer siyasette, sanatta ve sporda azimliler. Bu fark edilmek için mi, güçlü olduklarini cümle aleme göstermek için mi yoksa çektikleri acilar mi bunu gerektiriyor?
Dediginiz dogru. Rumeli insani, çaliskan ve azimlidir. Bu fark edilmek için degil. Belki biraz çekilen aci ve zulümlerden kaynaklaniyor ama bu çaliskanlik bir Rumelilinin içinde vardir.
. Bulgar formasini çikarip Ay-yildizli formayi giymek, yakin çevrenizde bir kirginlik olusturdu mu?
Hayir. Hatta birkaç yil sonra dogdugum topraklara gittigimde, halk bana çok destek oldu ve saygi gösterdi. Türk halki da bunu istiyordu.
. Bulgaristan’a sik sik gidiyor musunuz?
Çok sik gidiyorum. Komünist rejimin yikilmasindan sonra Bulgaristan çok degisti. Bu durumdan halkin bir kismi mutlu oldu. Bir bölümü ise hâlâ mutsuz. Parasi olmayanlar maalesef mutlu degil.
. 10 yil önce-henüz aktif sporu birakmamisken-yaptiginiz söylesilerde gelecekte siyasete göz kirptiginizi belirtiyordunuz. Bugün MHP Istanbul milletvekili adayisiniz.
Evet mührü MHP’ye
Daha önce Istanbul Kiraç Belediye Baskani adayiydim. Ben aslinda bu bölgede çok fazla oy almistim. MHP’nin politikalarini begeniyorum. Bana çok yardimci oldular.
. MHP’nin oy oraniyla ilgili tahminleriniz neler?
Özellikle Istanbul 3’üncü bölgede büyük bir oy patlamasi bekliyorum. Milletimizin MHP’ye ilgisi çok fazla. Halkla temas halindeyim. Halkimiz son politik süreçten sonra MHP’ye “evet” mührünü basacagini dile getiriyor. Sahsi olarak ise beni sportmen kisiligimle milletimin sevdigine inaniyorum.
. Projeleriniz sporla mi sinirli?
Ben bir spor adamiyim. Saglikla ilgili proje ve plan olusturmak bana düsmez. Keske sporun içinde birçok kisi bu seçimlerde milletvekili adayi olsaydi! Maalesef sporcular siyasete çok fazla ilgi göstermiyorlar. Kazanirsam tabii ki Türk sporunu daha da yüceltmek için ne gerekirse yapacagim. Ben gençlerimizin gelecegini çok parlak, Türkiye’nin yolunu da çok açik görüyorum.
Içim parçalaniyor
. Son dönemde artan sehit cenazeleri. Duygularinizi kelimelere nasil dökersiniz?
Ates düstügü yeri yakarmis. Sehitlerimizin aileleri kadar bu aciyi anlayamam ama gencecik çocuklarin, yeni evli gençlerin sehit düstügünü görüyorum. Içim parçalaniyor. Söylenecek söz bulamiyorum. Her sehidimizin cenazesinde içimden “Insallah bu son olur” diyorum. Sehitlerimizin ana babalarini düsünüyorum. Çok üzülüyorum.
. Milletvekili yeminini ezberlemeye basladiniz mi?
Hele bir seçilelim de ondan sonra ezberlerim! Kendime güveniyorum. Niyetim, siyasette uzun yillar var olmak.
Tüm zamanlarin en iyi haltercisi
BULGARISTAN’IN Mestanli bölgesinde dünyaya gelen Naim Süleymanoglu, spor otoritelerine göre tüm zamanlarin en iyi haltercisi olarak tarihe geçti. 15 yasinda Brezilya’da düzenlenen Dünya Gençler Halter Sampiyonasi’nda 2 altin madalya kazanarak sampiyon oldu. 16 yasinda ilk rekorunu kirdi. Böylece halter tarihinde en genç dünya rekortmeni ünvanini aldi. Kariyerinde 3 Olimpiyat Altin madalyasi, 7 Dünya Sampiyonlugu ve 6 Avrupa Sampiyonlugu var. Tam 46 kez dünya rekoru kirdi. 1992’de Uluslararasi Halter Basin Komisyonu tarafindan “Dünyanin En Iyi Sporcusu” seçildi. Süleymanoglu, Aralik 2000’de Uluslararasi Halter Federasyonu’nun Atina’da toplanan kongresinde asbaskanliga seçildi. Aktif sporu 2000 yilinda birakti.

Tüm Rumelililer Dernegi Zeytinburnu Kadin Kollari üyeleri anlatiyor: Rumelililer’de çeyiz, kina gecesi ve dügün hazirligi

 Rumeli kadini yigittir
Tüm Rumelililer Dernegi Zeytinburnu Kadin Kollari Baskani Sevda Ertürk, “Keske diyorum, Atatürk’le ayni dönemde yasasaydim da onun emrinde Kurtulus Savasi’nda mücadele edebilseydim” diyor
YAKLASIK 3 bin üyesi bulunan Tüm Rumelililer Dernegi’nin 250 kadin üyeli Zeytinburnu Kadin Kollari’nin Baskani Sevda Ertürk, kendinden emin ve cesur üslubuyla “Rumeli kadininin sahip oldugu özellikler nelerdir” diye sormadan cevaplandirdi. Ailesinin göç ettigi topraklarin gelenek ve göreneklerine son derece hakim Ertürk, söz Ulu Önder Atatürk’ten açilinca hiç düsünmeden su yaniti verdi: “Öncelikle Ulu Önderimizle hemsehri olmak, benim için çok büyük gurur ve sereftir. Ben her zaman sunu derim: Keske Kurtulus Savasi döneminde yasasaydim da kadin da olsam canimla, basimla ben de onun yaninda ülkemiz için mücadele etseydim!


Sevda Ertürk aslen nerelidir?
Dogma büyüme Istanbullu’yum. Ailem Makedonya’dan göç etmisler.

Dernek çatisi altinda bulusma fikri nasil olustu?
Tüm Rumelililer Dernegi, 1989’da kuruldu. Kadin kollarimiz ise 2003’te olustu. 4 kadin basladik. Bugün üye sayimiz 250’ye ulasti. Nerdeyse erkek üyelerin yapamayacagi birçok ugrasi biz kadinlar yapiyoruz. Anketlerle halkin nabzini tutuyoruz, vatandasin dernegimizden ne bekledigini ögrenmeye çalisiyoruz. Magdur insanlarimiza ulasmaya çalisiyoruz. Kapimiz sadece Rumelililer’e degil herkese açik. Maddi manevi vatandaslara destek olmak, bizim için bir gururdur.
Manevi destek...
Kadin esiyle tartismistir. Psikolojik olarak onu rahatlamaya çalistiririz. Maddi olarak da ögrencilere burs saglariz. Hastalara ilaç temin ederiz.

Ulu Önder Atatürk de Rumelili. Atatürk’ün hemserisi olmak size hangi özellikleri katti?
Öncelikle büyük önderimizle hemsehri olmak, çok büyük gurur ve sereftir. Her zaman sunu derim: Keske Kurtulus Savasi döneminde yasasaydim da canimla, basimla ben de onun yaninda ülkemiz için mücadele etseydim! Simdi bile tüylerim diken diken oldu. Onun gibi bir dünya lideri asla bir daha dogmaz.

Ayaklari üzerinde duran, güçlü bir Rumeli kadinisiniz. Türkiye’nin gelecegini nasil öngörüyorsunuz?
Mesela ben bir ay sonraki genel seçimde oyumu kime kullanacagim konusunda kararsizim. Türkiye’nin basina düzgün bir parti baskaninin basbakan olmasini diliyorum. Kaotik, çelisik bir dönemden geçiyoruz. Allah hayirlar nasip etsin! Ekonomimiz tükenmis. Ülkemizde zenginler asiri zengin, yoksullar asiri yoksul duruma gelmis durumda. Halk, ekonomik darbogazdan dolayi yardimseverligi keser olmus. Ancak Rumeli insani, hiç kimseyi ayirmadan bir dilim ekmegini bile birbiriyle paylasir. Her ramazan ayinda vatandaslara erzak veriyoruz.

Rumeli gelenekleriyle araniz?
Gelenek göreneklerimizi biz uygulamaya gayret gösteririz. Çocuklarimizin çocuklari, hatta onlarin çocuklari da bu gelenekleri uygulayacaklardir.

Rumeli mutfagini Osmanli mutfagindan ayiran özellikler neler?
Rumeli mutfagi denildiginde ilk akla gelen türlü türlü leziz böreklerdir. Arnavut böregi denildi mi orada kalinir! Pismis böregimiz baklava gibidir. Pirasali, ispanakli, cigerli böreklerimiz nefis olur.

Rumelililerde aile terbiyesi nasildir?
Bizde anne-baba-çocuk iliskileri çok seviyelidir. Büyüklerin yaninda bacak bacak üzerine kesinlikle atilamaz. Genç, odada kanepede uzanmissa evin büyügü geldiginde yerinden dogrulmak zorundadir. Özellikle de babaannelerimizin yaninda çok saygili oluruz. Babaanne odaninbas kösesine oturtulur. Büyüklerin eli mutlaka öpülür. Rumelilerde saygi ön plandadir. Ayrica kadinlar, eslerinden önce kalkip eslerinden sonra yatarlar. Erkege saygi vardir. Kadinlarimiz çok hamarattir. Bu da Rumelililerin evliliklerinin uzun sürmesine neden oluyor.

--------------------------------------------------------------------------------

Bir baskadir bizim dügünümüz
SEVDA Ertürk, Rumeli dügünlerini Tercüman’a anlatti: Bir bavul esyayla hazirlariz. Bes yillik gelinse ve eger eltisi gelmemisse o evin hâlâ yeni gelini sayilir. Kina gecelerine gittigi zaman dedigim gibi 5 yillik evli de olsa gelinlikle karsilar misafirlerini. Önce gelinligini, sonra nisanligini, ondan sonra Fransiz tülü ve ipegiyle dikilmis elbisesini, en son da bizim kendi geleneksel kiyafetimiz olan ipekli salvarimizi giyer. Misafirleri ev sahipleri ile karsilama havalari çalan küçekler karsilar. Misafirler kalabaliklastikça eglence artar. Gelinlik giyenler basta olmak üzere tüm genç gelinler horon oynar. Kayinvalide horonun ortasina girer. Iki su bardagini diplerinden birbirine vurarak tempo tutar. Ortada oynayarak bardaklari kirar. Küçekler ise hem oynar hem de ev halkindan para toplarlar. Ev halkinin gençlerinde mutlaka beyaz yapistirma vardir. (Yapistirma, Amerikan bezi üzerinde pul, boncuk ve tirtir ile çalisilarak çesitli boylarda çiçek yaprak sekilleri verilerek yapilan islemedir) Yapistirmanin altina sekerli bir madde sürülür. Yapistirmayi takacak olan genç kadinlar alt kismini dilleriyle islatarak büyügünü alnina, orta boyda olanlari yanaklarina, küçügünü ise çenesine yapistirirlar. Yüzünde yapistirma olanlar mutlaka Koçi halki (Gelin alici) gidecek olanlardir. Dört yapistirma kullanir. Kayinvalide kaç yasinda olursa olsun yapistirma kullanmaz.

--------------------------------------------------------------------------------

Arnavut böreginin tarifi
Un, su ve tuz hamur haline getirilir. Bu hamur -bizim tabirimizle kolaç- ceviz büyüklügünde olur. Bu hamuru yufka yapariz. 9 altta, 9 üstte koyariz. Tepsiye harcini koyar, tekrar 9’lari yaglayip üstüste dizeriz. Yufka haline getirip bunu pisirdigimiz zaman üzeri kabarir ve hem görüntüsü hem de tadi mükemmel olur. Özel günlerinde bu börek olmazsa olmazimizdir. Rumeli insaninin evine ne zaman gitseniz böregi hazirdir. Bir de börek disinda tepside pirinçli pilavimiz meshurdur. Üzeri etli pilavdir. “Misoret” deriz bu pilava.

--------------------------------------------------------------------------------

Fikra gibi olay
BIR hanim tatli yapmasini bilmiyormus. Komsusuna sormaya gider. Komsusu anlatmaya baslar.
Komsu: Yag koyarsin
Hanim: Bilirim
Komsu: Yumurta koyarsin
Hanim: Bilirim
Komsu: Seker koyarsin
Hanim: Bilirim
Komsu: Un koyarsin
Hanim: Bilirim
Tatli tarifi sorulan komsu kiziyor ve “Tatli pistikten sonra üzerine bir avuç kül atarsin” der
Hanim: Onu da bilirim
Hanim büyük bir hevesle yaptigi küllü tatliyi sofraya getirir. Bunu gören esi sasirir. “Bu ne” diye sorar.
Hanim: Komsi büle ügretti
Evin beyi buna çok kizar. Komsuya sormaya gider ve “Niye böyle bir sey yaptin” der.
Komsu: Süledigim her seye bilirim dedi. Her seyi bilen insan üle bir sey olmayacagini bilirdi.

Bir de Rumeli’yi 81’lik Muhterem Nine’den okuyun.Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanisma Dernegi üyelerinden özgün Rumeli fikralari

Çocuklugum Türk Bayragi’ni seyretmekle geçti
Rumelili 81’lik Muhterem Nine: Babam bana miliyetçiligi ve Atatürk sevgisini o kadar asilamisti ki, Makedonya’daki Türk Konsoloslugu’na gider, Türk Bayragi’nin altinda dururdum. Onun dalgalanisini izler, Türk oldugumdan gurur duyardim
1926 Üsküp dogumlu Muhterem Tahtaisleyen, bugün Rumeli tarihini o günleri yasarmisçasina dinleyebileceginiz bir Rumeli kadini. Berrak zihni ve fiziksel sagligini, yasamayi ve gezmeyi çok sevmesine hele Rumeli türküleri baslayinca dayanamayip oynamasina borçlu Muhterem Nine ile 1930’lardan 2000’li yillara Rumeli’yi ve Cumhuriyet Türkiyesi’ni konustuk. Ve söylesimiz basladi.
Rumeli’nin toprak kokusunu üzerinizde tasiyor olmalisiniz. Rumeli’yi bir de sizden dinleyelim.
1926 Üsküp dogumluyum. Tam bir Rumeliliyim. Babam Osmanli Devrinde ögrenim dili Fransizca olarak Idadi’de okuyormus. Ama Sirplar gelince kalmislar oralarda. Dedem eger Türkiye’ye gelseydi babam (Zühtü Yahya Bey) da ögrenimine devam etseydi sanirim pasa olurdu. O dönem için Idadi’de Fransizca okumak çok önemliydi.
Kaç yasinda Türkiye’ye ayak bastiniz?
27 yasimdaydim. Türkiye’ye esim ve iki oglumla birlikte göç ettik.
Ardinizda ne biraktiniz? Üsküp’ten yadigar bir aninizi dinleyebilir miyiz?
Üsküp’teki evimiz çok güzeldi. Kocaman bahçelerimiz vardi. Çiçek, sebze bahçeleri ayriydi. Agaçlarimiz çok meshurdu. Kraliyet dönemiydi. Komünist rejim gelmeden önce 14 yil Sirpça okudum. 5 yil ilkokul, 4 yil da sadece Türk çocuklarin egitim gördügü “Sevkat” adinda sanatin yogun oldugu enstitüde ögrenim gördüm. Nakis, dikis, kilim dokuma gibi elisi sanatlarini bu okulda ögrendim. Hocalarimiz Sirp’ti.
Kiz çocuklarinin egitimlerine önem veriliyor muydu o dönemlerde?
Kizlar, pek gönderilmezdi okula. Ama benim babam çok milliyetçiydi. Ögrenime deger verirdi. Hatta 13-14 yasimdayken beni istemeye gelenleri hep geri çevirirdi ve onlara “Biz bir gün Türkiye’de yasayacagiz” cevabini verirdi. Bize milliyetçiligi ve Atatürk sevgisini o kadar asilamisti ki 16 yasimdayken Türk konsoloslugu’na gider Türk bayraginin altinda dururdum. Onun dalgalanisini izler, Türk oldugumdan gurur duyardim. Bu yasa geldim hala babamin çizdigi yolda, onun ilkeleri dogrultusunda yasamaya çalisiyorum.
Peki siz Türkiye’de mi evlendiniz?
Hayir. Ikinci Dünya Savasi basladi. Yollar kapandi. Mecburen evlendim oralarda. 1948 yilinin Aralik ayinda Rumeli usullerine göre dügünüm oldu.
Rumeli dügün usulünden bir örnek verir
misiniz?
Mesela Anadolu dügünlerinden farkli olarak bizde takilar dügün esnasinda takilmaz. Gerdek sabahi takilir. (gülüyor)
Yine bir soru öncesine dönüyorum. Ikinci Dünya Savasi’ni yasayanlardansiniz. Biraz o günlerden
bahseder misiniz?
Ikinci Dünya Savasi’nda ben kocaman kizdim. Hükümet, Türkiye basta olmak üzere tüm radyo istasyonlarini kapatti. Içimize kapanmistik. Hiçbir gelismeden haberimiz yoktu. Evimizin bir karanlik odasi vardi. Orada babam birkaç arkadasiyla birlikte nasil yapti etti bilmiyorum Türk radyosunu açti. Babam, “Türklerin geldigini haber alayim; Kizimi ata bindirecegim Tasköprü’de Türk bayraklariyla onlari karsilayacagim” derdi.
t Atatürk ile babaniz tanisabilmis mi peki?
Maalesef hayir. Ancak babamin Türkiye’ye yerlesme niyeti içinde Ata’m ile tanismak da vardi. Atatürk vefat ettiginde hala biz o topraklardaydik.
Ulu Önder’in vefat haberini aldiginda babanizin tepkisi ne oldu?
O günü çok iyi hatirliyorum. O gün Sirp okulundaydim. Okuldayken herkes üzgündü. Sirplar bile “Türkler, Atatürk’ü kaybetmisler” diyorlardi. Eve geldigimde gerçegi ancak kavrayabildim. Babam kahrolmustu. Bir kösede gözyasi döküyordu. Evde bir süre sessizlik hakim oldu. Yillar sonra esimle birlikte bir gezide çok yasli Makedon bir adamla tanistim. Sohbet sirasinda Ata’mizdan konu açilmisti. O sirada adam hüngür hüngür aglamaya basladi. Atatürk ile ayni sinifta eski Türkçe okudugunu söyledi. Adam hem agliyor hem de Atatürk’ü sözleriyle yüceltiyordu.
Babanizin Ikinci Cumhurbaskani Ismet Inönü ile fotografi var.
Inönü, Üsküp’ü çok önemli bir toplanti için ziyaret etmisti. O toplantiya Üsküp’ün belli basli beyleri çagrilmisti. Babam orada Kemal Bey Partisine mensuptu. Aydin ve milliyetçi bir partiydi. O dönem bir de muhafazakar Sevki Bey Partisi vardi. Bu partiyi babam hiç sevmezdi. Sevki Bey Partisi’nin kaidelerine göre; Kisa kollu kiyafet giymek ve dügünlerde dans etmek yasakti.
Peki bugünün Türkiye’sini nasil görüyorsunuz?
Simdiki iktidar beni çok sasirtti! Türkiye’ye geldigimde Menderes iktidari vardi. Babam ona da güvenmiyordu. “Durun bakalim, zaman ne gösterecek” diyordu. Babam, ayni zamanda devletçiydi.

Atatürk’ün hemsehrisi olmak, bir ayricaliktir
3 BIN üyeli Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanisma Dernegi’nin Kadin Kollari Baskani Mualla Eris ile Rumeli kadininin temel özelliklerini ve Balkan geleneklerini konustuk. Daha 9 aylikken Türkiye’ye göç eden Eris, zulümden kaçan Türk milliyetçisi babasinin, söylemlerinin kendisi üzerinde etkili oldugunu söyledi. Eris, kendisini etkileyen en önemli sözün ise ilkokuldayken babasinin dile getirdigi “Atatürk’ün hemserisisin. Iftihar edeceksin” oldugunu belirtti.
Üsküp dogumlusunuz. Türkiye’ye ne zaman geldiniz?
1955 yilinda 9 aylikken göçlerle birlikte Türkiye’ye yerlesmisiz.
Rumeli dernek yöneticiligi fikri nasil
ortaya çikti?
Dernegimiz, 1950’lerde kurulmus. Önceleri erkek yöneticiler ve üyeler tarafindan idare ediliyordu. Biz kadinlar
14 yil önce Kadin Kollari’ni olusturduk. Genis kitlelere hitap ediyoruz. Kimsenin bir menfaati yok. Rumelili, Anadolulu ayrimi yapmadan 650 ögrenciye burs veriyoruz.

Rumeli kadini nasildir?
Ben bu soruyu “Rumeli insani nasildir” diye degistireyim, izninizle. Rumeli insaninin basta Allah korkusu vardir. Insan sevgisi, büyüklere hürmet ve saygi esastir. Millet sevgimiz çok fazladir. Türkiye’de ilkokula basladigimda babam “Siveleriniz degisecek” hükmünü bize koymustu. Çok milliyetçiydi. Bir gün okuldan aglayarak geldim ve babama “Sinif arkadaslarim benimle Rumelili oldugum için alay ediyor” dedim. Babam, yerinden kalkti. Masaya yumrugunu vurdu ve gür bir sesle “Sen Rumelili’sin. Atatürk’ün hemsehrisisin ve bununla iftihar edeceksin” dedi.

Bu milliyetçilik duygusunun dernek yöneticiliginde etkisi vardir muhakkak.
Kesinlikle var. Küçükken babam saat 7’de radyoyu açardi. Istiklal Marsi radyodan okunurdu. Yeminle, babam üstümüzden yorganimizi çekip bizi kaldirirdi. Istiklal Marsi’ni ayakta “hazir ol” da dinlerdik. Bu disiplinle yetistim. Babam, Türk bayragini her görüsünde aglardi.

Rumeli geleneklerinden biraz da
bahsedelim.
Rumeli insani, en basta misafiri çok sever. Evimizin kapisi çaldigi zaman ilk tokmakta veya zilde kapidayizdir. Evde yasli misafirin de gencin de yeri bellidir. Haberli misafire 2 gün öncesinden hazirlaniriz. Ayrica biz de erkekler bastacidir. Ailenin reisi erkektir. Bunu sevgiyle, hosgörüyle yapariz. Kültürümüzde babaannelerin yeri farklidir. Babaannem bana devamli nasihatlerde bulunurdu. Mesela evlenirken “Kizim esinle konusurken 9 kez yutkunacaksin sonra konusacaksin” demisti. Evliliklerde aile toplantilari olur. Bu, evliliklerin uzun olmasini da sagliyor. Bir de sunu ekleyeyim; Rumelililerde asla akraba evliligi olmaz!

Ve iki Rumeli fikrasi!
Bu fikralar, Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanisma Dernegi’nin eski Kadin Kollari Baskani Zerrin Vardar’a ait. Bu fikralar Balkanlar’da çok meshurmus
n Elleme yanarsin!
GOTZIVAR’DA bir yaslilar evi açilmis. Kimse yaslisini götüremedigi için kapatilmis. Ama birlikte yasadiklari için aralarinda gelin-kaynana arasinda espriler de çok oluyormus. Gotzivar’da yaygin söylenen su deyis vardir: “Kayinvalide çaydanliktir. Devamli kaynar. Kayinpeder demliktir. Susar, demlenir. Görümce çaykasigidir. Her yeri karistirir. Damat, çay tabagidir. Nereye çekersen oraya gider. Gelin ise çaydir. Elleme yanarsin!”

n Kim bas kim boyun?
Anne: “Bak evladim, evleniyorsun. Esin senin basinin tacidir. Sen boyunsun”
Kiz: “Annecigim niye öyle söylüyorsun ki esitlik var. Ben de bas olabilirim”
Anne: “Hayir kizim sen boyunsun. Bak! Basi boyun döndürür. O bas, sen boyunsun. Istedigin yöne çevirebilirsin!”

Rumeli Balkan Federasyonu Genel Baskani ve MHP Milletvekili Adayi Özcan Pehlivanoglu, Rumeli tarihini ve bugünkü Türkiye siyasetini anlatiyor. Baskan’a göre Rumeli halkini görmezden gelen parti hangisi?

Rumeli Balkan Federasyonu Baskani ve MHP Istanbul Milletvekili adayi Özcan Pehlivanoglu, geçmisini arastiran bir Rumeli tutkunu Baskan Pehlivanoglu, “Balkanlar’da Türk’ün izi asla silinemez” dedi
Balkanlar buram buram TÜRK kokuyor!
“MUSTAFA Kemal’in izinden yürüyen bir Cumhuriyet çocuguyum” diye kendini tanitan Özcan Pehlivanoglu, 33 Rumeli derneginin olusturdugu Rumeli Balkan Federasyonu’nun baskani. Selanik dogumlu dedesinden dinledigi anilarla geçmisini merak edip arastirmaya baslayan Avukat Pehlivanoglu, çok ince detaylara ulasmis. Tüm duyduklarini ve arastirdiklarini “Bizim Davamiz: Rumeli” adiyla kitaplastiracak olan Baskan, bir taraftan da MHP Istanbul Milletvekili adayi olarak seçim hazirligina girmis durumda. Özcan Pehlivanoglu ile söylesimize basliyoruz.
Sayin Baskan, Rumelili olma tarihinizi sizden ögrenmek istiyorum.
Ailem, göç denilen drami yasayarak Balkanlar’dan Türkiye’ye yerlesmis. 6 ay önce vefat eden dedem, Selanik dogumluydu. Ondan Rumeli’yi çocuklugumdan beri dinliyordum. Eger ben bugün Rumeli Balkan Türkleri meselesiyle ugrasiyorsam, Rumeli’den göç etmis bir ailenin 3’üncü nesil evladi olmama ragmen federasyon baskani olmamda dedemin çok büyük etkisi var.
‘Göç, çok agir bir dram’
Dedeniz kaç yilinda Türkiye’ye göç etmis?
Dedemler, 1923’de Lozan Antlasmasi sonucunda yapilan mübadeleyle Selanik’ten Izmir Menemen’e göç etmisler. Ben, Menemen’de mübadele karsiligi verilmis olan eski bir Rum evinde dünyaya geldim. Babaannem de Midilli Adasi’ndan Ayvalik’a çikmis. Annemler de 93 Harbi’nin ardindan Bergama’ya yerlesmisler.
“Rumeli’yi anlamada dedem öncü oldu” dediniz. Dedeniz sizinle hangi anilari paylasti?
Göç, çok agir bir dramdir. Yokluk, fakirlik, gözyasi getiriyor. Babaannem, agabeyi ve ablasiyla yaklasik 40 yil sonra bulustu. Birbirinden 40 yil habersiz biçimde Ege’nin farkli kasabalarina yerlesmisler. Babaannem, çok küçükken bir Türk subayi tarafindan evlatlik edinilerek Türkiye’ye getirilmis ve büyütülmüs. Onu büyüten aile, iki kardesinin oldugunu ona söylüyor. Babannem, bu merak içinde yasiyor. Ta ki kardesleriyle tanisana dek. Göç, bir ailenin hayati boyunca yasayabilecegi en agir travmalardan biridir. Dedem ve babaannem, bu göçlerin travmalarini bize çok güzel naklettiler.
Mesela?
Mesela bizim oradaki topraklarimizi, köylerimizi, evlerimizi, geleneklerini anlattilar. Türkçe’nin degisik bir sivesiyle konusuyorduk. Konustugumuz bölgeden Istanbul’a geldigimizde çok rahat biçimde bu sive farkliligini gördük. Domatese “domat”, ablaya “aba” diyorduk. “Kizan” diye bir sözcük kullaniyorduk. Dedem, Türkiye’ye geldiginde kolera, tifo, sitma gibi hastaliklardan ailesinin 8 ferdini kaybetmis.
Dedeniz Rumeli’de ne isle ugrasirdi?
Selanik’te çiftçilikle ugrasirmis. Türkiye’de çiftçiligi sürdürdü. Su ilginç detayi da anlatmak isterim; Dedemin ailesi 3’e bölünmüs. Bir kismi Malkara’ya çikarilmislar. Sanirim Tekirdag Limani’na indiler. Bir bölümü, Istanbul Tuzla’da, diger bölümü de Izmir Menemen’e yerlesmisler. Göç nedeniyle aileler böyle parçalaniyor. Türkiye’nin o günkü kosullarini bir de düsünün. Ulasim, haberlesme yok.
‘Atatürk’ü görmek ayricalik’
Dedeniz, Ulu Önder Atatürk’ü görmüs mü?
Dedem, Atatürk’ü görmüs. Atatürk’ün vefat tarihi olan 1938’de dedem 25 yasindaymis. Atatürk’ü Izmir’e ve Menemen’e gelis gidislerinde görmüs. O dönem tabii ki Atatürk’ümüzü görmek, halk için büyük bir ayricalik. Menemen’de dedemin de içinde bulundugu halk, tren istasyonunda toplanmislar. Atatürk, gelip geçerken halki selamlamis. Türk milletinin büyük liderine yaklasmak çok kolay degildi sanirim.
Dedenizin gözündeki Atatürk portresi nasildi?
Ata’miz Selanik dogumlu. Biz Selanik’ten göç edenler için Atatürk, hem hemsehrimiz hem de Türk milletinin önderi olmasi nedeniyle bizim için çok büyük önem arz eden ulu bir kisi. Yunanistan’da yasadigimiz sikintilari görünce, Mustafa Kemal’in degeri, onun kurdugu bagimsiz ve özgür Türkiye Cumhuriyeti’nin önemi çok iyi anlasiliyor. Dedem, su hikayeyi hep anlatirdi. Dedemin kuzusu varmis. Göç olunca yok pahasina elindeki her seyi Yunanlilar sahiplenmis. Dedemin içine bu o kadar islemis ki, Yunanlilarin aldigi kuzusunu yillarca anlatip durdu. Göç esnasi da onlar için çok agirdi. Düsünsenize, belirli bir yere kadar öküzlerin çektigi arabalarla gelmisler, belirli noktadan sonra trenlerle limanlara indiriliyorlar. Selanik’te limanda Türkiye’ye göç etsinler diye uzun bir süre bekliyorlar. Oradan vapurlara bindirilip ülkeye geliyorlar.
Türkiye’ye gelmek, göç edenler için ne ifade ediyordu acaba?
Türkiye’ye yerlesmek, özgür sekilde yasamak demekti onlar için. Bu bagimsizligi saglayan Mustafa Kemal Atatürk’e Balkanlar’dan göç eden insanlar her zaman minnet ve sevkat duydular. Tarif edilemez bir sevgimiz vardir liderimize karsi. Bu sevgi, bana da dogustan aktarildi ki onlarin Rumeli’deki sikintilarini hiç görmeden bu topraklara karsi sevgi, baglilik ve heyecan duyan bir insanim.
‘Hüzünlenmemek elde degil’
Geçmisini merak edip arastiran bir Rumeli insanisiniz. Kaç yasinda ilk kez dedenizin topraklarini ziyarete gittiniz?
Dedemin topraklarini ziyaret ettigimde 35 yasimdaydim. Çok üzüldüm. Balkan topraklarindan Türk izleri silinmeye çalisilmis. Bunun için asiri gayret gösterilmis. Nitekim bu izlerin yüzde 95’i de silinmis. Ancak geriye kalan, yok edemedikleri yüzde 5 ile bile Balkanlar’in Türk topragi oldugunu rahatlikla görebiliyoruz. Balkan topraklarini gezince orada Osmanli- Türk medeniyetinin motiflerinin görüyorsunuz. Hüzünlenmemeniz, gözlerinizin yaslanmamasi mümkün degil. Bunun yanisira sadece Balkanlar degil, Dogu Türkistan’i da Tanri Daglari’ni da unutmuyorum. Balkanlar’a 1352’de Süleyman Pasa’nin komutasinda 50 kusur leventle çikmis degiliz. Binlerce yil öncesinden kuzeyden yapilan ön göçlerle Türkler, Balkanlar’a yerlesmisler. Bugün Finlandiya’da Türkler var. Macarlar’in Türk oldugu konusunda çok kesin ipucu var. Türkler kendi büyüklügünün daha fazla farkina varmak zorunda.

“Sürpriz” sanatçi gözüyle Rumeli...

Erdogan’in çirkin benzetmesini protesto ediyorum
Basbakan Erdogan’in PKK destekçisi DTP’yi Bulgaristan’daki Hak ve Özgürlükler Partisi’ne
benzetmesine kizan Içisleri eski Bakani Necdet Menzir’den öfke: Basbakan, vahim bir hata yapti
ESKI Içisleri Bakani ve DP Istanbul Milletvekili adayi Necdet Menzir, 1930’larda Bulgaristan Kircaali’den Edirne’ye göç eden bir ailenin çocugu. Bugün 99 yasinda olan teyzesinden hala o günlerin anilarini dinledigini söyleyen Menzir, bölgeyi sik sik ziyaret ettiginin de altini çiziyor. En sevdigi Rumeli yemeklerinin, kapama, akitma ve kaçamak oldugunu belirten Menzir ile sohbetimiz aslinda bu bölümle baslamadi. Söylesimizin baslangiç konusu, Basbakan Tayyip Erdogan’in DTP ile Bulgaristan’daki Hak ve Özgürlükler Partisi’ni benzetmesi. Benzetmeye çok kizdigini gördügüm Menzir ile sohbetimize basliyoruz.
Basbakan Erdogan’in PKK destekçisi DTP ile Bulgaristan’daki Hak ve Özgürlükler Partisi’ni benzetmesi diyorum. Söz sizde.
Rumeli çocugu olarak Basbakan Erdogan’in bu benzetmesinden son derece rahatsiz oldum. Bir defa Bulgaristan’daki Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin Türkiye’deki DTP denilen partiyle-bu parti mensuplarinin büyük bölümü PKK iliskilerinden dolayi yargilanmistir- hiçbir benzerligi yoktur. Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin olusum gerekçesi sudur: Bulgaristan’da, yillarca Türklere zulüm yapilmistir ve Türkler göçe zorlanmistir. Bununla da yetinilmemistir. Annesinin, babasinin, ninesinin, dedesinin, köy imaminin kulagina kamet okuyarak koydugu ismini degistirme mücadelesi baslayinca oradaki insanlar, azinlik statüsü içinde kalmistir. Ama 1926’da yapilan sözlesmeye göre onlarin haklari vardir. Isim degistirme harekati baslayinca buna direnmislerdir. Bunun üzerine tutuklanip cezaevinde yatmislardir. Ancak tek köy bile basmamislardir. Çoluk, çocuk, bebek, yasli, kadin demeden silahla yola çikmamislardir.
Bu benzetmeyi Erdogan neden yapti sizce?
Kendisine soracaksiniz! Hak ve Özgürlükler Hareketi, Bulgaristan’da hükümet ortagidir. DTP’nin yapisiyla benzeyen bir tarafi yok. Erdogan, oradaki insanlara çok büyük haksizlik yapmistir. Türkiye’de bir terör örgütü, bu örgütün yaptiklari ve yapmaya devam ettikleri sözkonusu. Diger tarafta ise kendi hak ve hukukunu savunmaya çalisan insanlarin kurdugu bir siyasi parti var. Ve bu siyasi parti, kalkmis mücadelesini yapmis, organizesini olmustur. Bu parti Bulgaristan’in partisidir.
Evlad-i Fatiha teröristle bir tutulamaz
Erdogan bu benzetmeyi bu partinin kurulus gerekçesini bilerek mi yapti?
Evet! Bilmez olur mu? “Kendileriyle çok sik temasim var” diyor. Çok sik temasi olanin, bu konulari çok iyi ögrenmesi gerekiyor.
O zaman DTP’ye karsi çok ilimli bir tavir içinde.
Verdigi mesaj o. Kendisinin onlarla bir hükümet ortagi olabilecegi manasi çikiyor. Sunun altini kalin çizgilerle çiziyorum: Oradan muacir olarak Türkiye’ye gelmis bir ailenin çocugu olarak bu benzetmesini kiniyorum. Bunu Basbakan degil kim söylerse söylesin isterse cumhurbaskani söylesin kiniyorum. Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin, bugün Türkiye’de 24 yildir devletin mücadele ettigi bir terör örgütünün siyasal yapisina benzetilmesini kiniyorum. Türkiye Cumhuriyeti Basbakani’nin bunu kullanmis olmasini da manidar buluyorum. Bir basbakan, çevresinde olan biteni çok iyi tahayyül etmeli, elma ile armudu birbirleriyle toplamaya kalkmamali. Oradaki olay çok farkli, buradaki çok daha farkli. Buradakiler, silahlari ellerine almislar, insanlari öldürmüsler. Yillardan beri asker ve polis mücadele etmektedir. Bu mücadelenin büyük bölümünde de bulundum. Orada görev yaptim. Bizatihi olayin içinde yasadim. O bölgedeki insanlari, bu terör örgütünden kesinlikle ayiririm. Bölgedeki insanlarin çok büyük bölümü Türkiye’den kopmak istemiyorlar. Türk devletiyle bir hesaplari yok. Türkiye’nin diger kalkinamamis yöreleri gibi, orada da egitim, saglik sorunu vardir. Bunlar, Türkiye’nin realitesidir. Ama o terör örgütünü bir kez kinamayan adamlarin, o örgütle temasta oldugunu tüm dünyanin bildigi insanlarin kurmus oldugu parti veya o partinin içinden çikip yüzde 10 barajini geçmek için bugün bagimsiz olarak seçime giriyorlar. Seçimde kazandiklari taktirde yarin grup olarak parti semsiyesi altinda Meclis’te yer alacaklar. Bunlarla Bulgaristan’daki masum insanlarin, Evlad-i Fatiha’nin Misak-i Milli sinirlarimizi parçalamaya yönelik ortaya çikmis bir terör örgütüyle hiçbir ilgisi yoktur. Çok büyük yanlisliktir.
Harekat davul zurnayla yapilmaz
Bulgaristan’daki hareket ile anladigim kadariyla iyi temaslar içindesiniz. Erdogan’in bu açiklamasini nasil yorumluyorlar?
Kendi açilarindan bu benzetmeyi degerlendirecekler. Basbakan, vahim bir hata yapti. Bu benzetmenin içinde kimse olmak istemez.
Devletin önemli kademelerinde yer almis bir isimsiniz. Kuzey Irak Harekati konusundaki yorumlarinizi alalim.
Kuzey Irak’a gerekirse harekat yapilir! Ama bu isler davul zurnayla yapilmaz. Burada önemli olan konu sudur: O bölgede görev yapmis olanlar veya o bölgeyi iyi taniyanlar bilirler ki Irak ile uzun bir sinir olmasina ragmen sinirin korunmasi çok zordur. Sirnak ve Hakkari arasindaki sinirda, arazinin yapisindan kaynaklanan daglarin yüksekligi 3 bin metreyi asmaktadir. Burada bir tertip alip sinir güvenligini saglamak mümkün degildir. Bu sinirin güvenligi, Irak tarafinda 3, 5, 10, 20 kilometre mesafede arazi düzelmektedir. Bu arazi, öncelikle Irak hükümetinin görevidir. Irak, kendi sinirlarini koruyacak. Bizim ülkemize oradan teröristlerin sizmasini önleyecektir. Ama Irak’ta bugün tam bir otorite boslugu oldugu için bu bizim hakkimiz oluyor. Uluslararasi hukuk, bunu söylüyor. Teröristlerin o bölge içinde çok rahat hareket ettiklerini düsünüyorum. TBMM’de kararin çikarilip hükümet yetkisiyle talimat olarak TSK’ya verilmesi gerekir. Zamani, kullanacagi kuvveti sonradan belirlenmek üzere denilir. O gün geldiginde bu kullanilir.
“Öncelikle siyasi bir otoritenin olmasi gerekiyor” diyorsunuz.
Siyasi otorite var mi? Olsaydi bu karari Meclis’ten alip götürüp askere verirdi.
Önceki gün Ingiltere Basbakani Tony Blair’in Kuzey Irak Harekati’na karsit açiklamasi vardi. Su kritik süreç içinde bu açiklamayi nasil degerlendirirsiniz?
Bu isin arkasinda elbette ki yabanci ülkeler ve servisleri ve destekleri vardir. Artik sokaktaki vatandas da bunu çözüyor.. Apo, Suriye’den çikarildiktan sonra hangi ülkeleri gezdi? Üzerinden çikan pasaportu tanzim eden ülke belli. Bu ülkelerden vize almak bir meseledir. Kimin ardinda kimin oldugu basindan belli. Bunlara akil hocaligi yapanlarin, destek verenlerin hepsi, adresleriyle birlikte belli.


Ben Türk marslarini Rumeli’de ögrendim
15 yasina kadar Makedonya’da yasayan Arif Sentürk, “Asil Türk” sifatini yakistirdigi ögretmeni Sevki Bey için, “Türk tarih bilgimi borçluyum” diyor. Sentürk: Yoksulluktan takunya giyiyorduk. Rap rap sesleriyle ‘Dagbasini duman almis’ marsini söylüyorduk
“AMAN Bre Deryalar Kanlica Deryalar” türküsünü mirildaninca akla gelen ilk isim Arif Sentürk, Makedonya’da Kuman Türkleri’nden kalma bir kasabadan 15 yasinda göç etmis bir Rumelili. 1956’da Kirklareli’ye annesi, at arabacisi babasi, 4 kardesi ve bir bavulla göç eden Sentürk, o dönem Komünist rejimin Türklere çok eziyet çektirdigini belirtti. “Nasil bir eziyetti bu?” diye sordugumda Sentürk’ün cevabi su oldu: “Orada Komünizmle yönetilen kisitli bir dünya vardi. Babam bizim için gizli gizli bugday, un buluyordu. Çocuktum. Devlet, sütlü sandviç verirdi. 5 yasindaki kizkardesimi sabah saat 5’te uyandirirdim. O büyüsün, güçlensin diye onun karnini doyururdum”
Çocuklarimi gavurlarin eline asla birakmam
Babasinin Türkiye’ye göç etmeyi çok istedigini söyleyen Sentürk, “Babam, devamli çocuklarimi o gavurlarin eline birakmam” diyordu. Nitekim 11 Haziran 1956 Cumartesi günü Kirklareli’ye geldik” Türkiye’ye gelme heyecani içinde olan olan genç Arif’i, Sirkeci tren istasyonunda “Asil bir Türk’tü” dedigi ögretmeni Sevki Bey karsilamis. “Bizim geleneklerimizde el öpme yoktu. Ona sarildim” diyen Sentürk’e ögretmenine neden asil Türk sifatini yakistirdigini sordugumda su cevabi verdi: “Asil bir Türk’tü. Çünkü bize daha 1950’lerde “Dagbasini Duman Almis” marsini ezberletmisti. Çok fakirdik. Takunya giyer rap rap bu bu marsi söyler yürürdük. Komünistler, vatanseverliginden dolayi onu 6 ay hapse atti”
Keske Atatürk’ü tanisaydim...
Türkiye’de berberlik yapmaya baslayan Sentürk’ün gürleyen, siveli sesi 1978’de kesfedilir. Ve ver elini Rumeli türkülerinden olusan 10 albüm! Kendisini “Atatürkçü ve milliyetçi” olarak tanimlayan Sentürk’ün bir keskesi var: “Keske Büyük Önder Atatürk’ü tanisaydim!” Ünlü Rumelili, bununla ilgili gözleri dolu dolu oldugu ani ise söyle anlatti: “Geçen yillarda TV’de Tarihçi Cemal Kutay’i izliyorum. Kutay’in su sözü içimi titretti: “Arif Sentürk, Atatürk döneminde yasasaydi; Önder bu çocugu yanindan ayirmazdi”

BITTI

Gülçin Günay

 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Mayıs , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net