Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Arnavutluk'ta Bush sevgisi

Avrupa gezisinde protesto edilmedigi tek ülke oldu...

Arnavutluk'ta Bush sevgisi
Strateji 25.06.2007

G-8 zirvesinin ardindan Avrupa turuna çikan Bush, gittigi ülkelerde protesto edildi. Yalnizca Arnavutlukta 'kral' gibi karsilandi. Bush'a gösterilen ilgi Bati'da basini hayretler içinde birakirken, 'Tiran, Tiran'da' yorumlari yapildi.

Gözde KILIÇYASIN


TUSAM Balkan Arastirmalari Masasi



gyasin@tusam.net


ABD Baskani George Bush, G­8 zirvesi ardindan düzenledigi Avrupa gezisi kapsaminda protestolarla karsilandigi Italya'nin ardindan 10 Haziran'da Tiran'i, ertesi gün de Sofya'yi ziyaret etti. Arnavutluk'ta Adriyatik Tüzügü'nün üç üyesi Arnavutluk, Makedonya ve Hirvatistan basbakanlari ile görüsen Bush, siyasi ve savunma reformlarinin tamamlanmasi geregini hatirlatarak üç ülkenin NATO'nun 2008 zirvesinde üyelik daveti alma çabalarina destek mesaji verdi. Kosova'nin bagimsizliginin kaçinilmaz oldugu vurgusu ise Arnavutluk ziyaretinin en fazla ses getiren söylemi oldu. Avrupa turunun son ayagi olan Bulgaristan'da da Kosova'nin bagimsizliginin geciktirilmemesi mesaji yenilenirken Dogu Avrupa'da kurulmasi planlanan füze savunma sisteminin disinda birakildigini düsünen Bulgaristan'in uzun menzilli füzelere karsi savunma semsiyesi altinda olma istegi görüsüldü. Bush'un bu ziyaretini konusulur kilan ise verilen mesajlar, müttefiklik övgüleri ya da Bulgaristan'in Bush tarafindan, Arnavutluk'un ise bir ABD baskani tarafindan ilk kez ziyaret edilmesi degildi. Neredeyse her tarafta istenmeyen adam olarak görülen Bush'u Arnavutlarin coskulu sevgi gösterileri ile karsilamasiydi ilginç olan. Dünya kamuoyu biraz da Arnavutlarin anlasilmaz sempatisini küçümseyerek tartisti sicak kucaklamalari ve "Bushie" çigliklarini. Forum sitelerinde Amerikalilarin Bush'un hep orada kalmasi hatta Arnavutluk'a kral olmasi ya da bütün Arnavutlari Washington'a tasimasi önerileri, Arnavutlarin henüz ABD'nin gerçek yüzünü göremeyecek kadar kapali yasadigi, Bush'un ilk kez Clinton gibi olmanin nasil oldugunu hissettigi yönündeki alayci yorumlar yer aldi. "Tiran Tiran'da" yorumlarina ragmen bir haftalik Avrupa turuna Arnavutluk'u da eklemekle Bush akillica bir hareket yapmis oldu. Amerikan basini "rock yildizi" gibi karsilandigini söylese de krallar gibi karsilandigini ifade etmek daha yerinde olur, çünkü sadece Bush'un ziyaret edecegi hükümet binalarinin güzellestirilmesi için 1 milyon Euro harcandi. Bush'un sanli ziyaretinin hemen ardindan Dünya Bankasi'ndan serbest birakilan 10 milyon Euro'luk kredinin önemi düsünülünce yokluk içindeki bir ülke için Bush'un göz zevkine harcanan paranin ve ABD'nin anlami da ortaya çikiyor. Bush coskusunu savunmak zorunda kalan Arnavutlar, bunun Bush'a özel bir durum olmadigini ABD'nin her zaman kendilerine destek oldugunu ve bu ilginin Wilson'a kadar uzandigini söylüyorlar.

AMERIKASEVDASI

Arnavutlarin Amerika sevdasi kuskusuz komünizm sonrasinda özgürlügün merkezi olarak ABD'nin görülmesi ile ilgili. Komünizmin en radikal sekilde uygulandigi ülkelerden olan Arnavutluk en fazla izolasyona ugrayandi. Komünizmin en sert uygulayicisi kabul edilen Enver Hoca, Arnavutluk üstündeki emelleri gerekçesiyle önce Yugoslavya ile (1948) ardindan Sovyetler Birligi ile (1961) ve Mao'nun ölümünden sonra da "revizyonist oportünist" çizgi benimsedigi gerekçesiyle Çin'le (1978) tüm baglarini kopardi. Büyük bölümü daglarla kapli oldugu için zaten ulasilmasi güç bir ülke olan Arnavutluk artik, tam bir 'kapali kutu' olmus, tamamen yalniz kalmisti. Komünizmin sona ermesinden sonra tüm dünyaya açilan Arnavutluk, Bati sistemine dâhil olmak yolunda büyük çaba sarf etti; en büyük destegi de Balkanlardaki diger Arnavutlar gibi ABD'den gördü. ABD'ye duyulan sempati de basta ABD Baskani Wilson'un Birinci Dünya Savasi'nin bitiminde ülkenin Italya, Yugoslavya ve Yunanistan arasinda parçalanmasini önlemeye çalismasina ve Makedonya Arnavutlarina ve Kosova'ya verilen ABD destegine dayaniyor. ABD'nin girisimi ve ciddi destegiyle hayat bulan Arnavutluk'un Adriyatik kiyilarindaki Dürres'i Istanbul'a, Burgaz'a ve Varna'ya demiryollari ve otoyollarla baglayan ve birçok Trans-Avrupa ulastirma koridoru ile kesisen 8. Koridor Projesi gibi Arnavutluk-Makedonya-Bulgaristan'dan hattindaki AMBO petrol boru hatti da yoksul Arnavutluk için ABD'nin uzattigi can simidi olarak görülüyor.

ABD'NINARNAVUTPOLITIKASI

ABD'nin Arnavutluk politikasinin ise tartisilmasi gerekir. Kosova'ya verdigi destegin bölgedeki istikrarsizligin dogrudan Avrupa'yi tehdit etmesi, Avrupa güvenligini saglayan savunma örgütü NATO'nun hareketsiz kalmasinin imkânsizligi ve ABD'nin Avrupa'ya olan yükümlülüklerinde azalma oldugu düsüncesinin bertaraf edilmesiyle ilgili oldugu yadsinamaz. Aslinda ABD'nin Balkanlardaki çatismalarda Balkan Müslümanlarina yönelik çifte standart uyguladigi Bosna ve Kosova'daki çatismalarin gelisim süreci incelendiginde açikça görülüyor. Bosnaklarin dramina yüz binlerce insan ölene dek göz yummus hatta silah ambargosu uygulayarak teçhizatli Hirvat ve Sirp ordulari karsisinda Bosnaklari savunmasiz birakmisti. Kosova'da ise bugünkü ABD siyasetinden eser yoktu; 1991'de alinan bagimsizlik karari taninmadigi gibi sorun Sirbistan'in iç isi olarak görülmüs ve güç kullanimiyla bastirilmasi beklenmisti. Balkan çatismalarinin dini yanini inkâr eden ABD, müdahale ettikten sonra ise bunu Müslümanlara verilen destek olarak lanse etti, sonrasindaki politikalarinda da "salt Müslüman karsiti" olmadigina kanit olarak kullandi. Üstelik Kosova'ya verilen destek bir yandan ABD'ye bagli bölünmüs vilayetçikler olusturma siyasetinin bir parçasini olustururken bir yandan da Balkanlarda Rusya ihtimaline daha az pay veren politikalar olusturulmasini sagliyor. ABD enerji nakil hatlarinin Balkanlar ayaginda da güvenligi saglayip, gerek askeri üs gerekse zamaninda Tiran'da açtigi FBI ofisi ile sorgulama üssü elde ederken bir yandan da yeni müttefik iliskileri gelistirecegi zemini hazirliyor. Yine de ABD'nin politikalarinda Arnavutlarin yeri ne olursa olsun Kosova'dan Sirplarin sürülmesiyle hem Arnavutluk'ta hem de Kosova'da Amerikan nüfuzunun kuvvetlendigi bir gerçek. Kurtarici olarak görmeleri sebebiyle Arnavutlar Israil'den sonra en büyük Amerikan taraftari halk oldu. Amerikan taraftarliginin Arnavutluk'ta bir tabu halini aldigi, Amerikan bayraklarinin Arnavut liderlerin ve politikacilarin özel ofislerine yerlestigi dahasi ABD'nin destegini çekmesi halinde hükümetlerin tepe taklak olacagi sasmaz bir gerçek halini aldi. Arnavutlarin kaderini belirleyen en önemli aktör olarak ABD'nin de bu rolü basindan beri etkili sekilde kullandigi açik.

ARNAVUTLUK'TAABD

Bush'un ziyareti öncesinde Arnavutluk'a gönderdigi "Bir özgürlük sevdalisi olarak, insanlarin özgürlügün yararlarinin farkinda oldugu bir ülkeye geliyorum" seklindeki mesaj "demokrasi" gibi "özgürlük" kavraminin da niyete göre farkli anlamlara büründürülebilecegini gösteriyor. Nitekim komünizm sonrasi tarihine bakildiginda "özgür" Arnavutluk'a ABD damgasinin vuruldugu görülüyor. Dogu Bloku'nun yikilma sürecinde on binlerce Arnavut Tiran'daki batili büyükelçiliklere siginiyor ve küçük teknelerle Adriyatik üzerinden Italya'ya kaçiyordu. Iskodra, Draç, Elbasan, Tiran'da önüne geçilemeyen gösteriler, sokak çatismalari, reform çigliklari ölümü üzerine Enver Hoca'dan sistemi devralan Ramiz Alia'yi serbest seçim sözü vermek zorunda birakti. Dogu Avrupa'daki ilk çok partili seçimlerde seçilenler yine eski komünistler olunca bunu halk ayaklanmalari ve Batici yeni yönetimler izliyordu. Arnavutluk'ta da 1991 seçimlerini Isçi Partisi'nden dönüstürülen Sosyalist Parti oylarin yüzde 65'ini alarak kazanmis ancak ülkedeki iktisadi çöküntü, grevler, gösteriler, gençlerin ülkeden kaçisi hükümetin istifa etmesini zorunlu kilmisti. Amerikalarinin eski komünistlerin iktidarindan hosnutsuzlugu ve muhalefete destegi 1992'de yeniden yapilan genel seçimleri, ardindan da Demokratik Parti'yi iktidara, kurucusu Sali Berisha'yi da cumhurbaskanligina getirdi. Dogal olarak demokratiklesmenin ayrilmaz parçasi olarak dikte edilen serbest pazar politikalari yani liberal ekonomi ve devlet mülklerinin özellestirilmesi siyaseti de iktidara tasinmis oldu. ABD, komünizm sonrasi taze demokrasilerde uygulamaya giristigi "sok terapili demokrasi" çagrisini yapacak siyasileri Arnavutluk'ta da ayarlamisti. Yarim yüzyil süren komünist sistem artik sona ermisti; komünist parti yasadisi ilan edilmis, ülkede reform ve özellestirme süreci baslamisti. Komünist döneminin mirasi devlet kooperatifleri, fabrikalar ve diger alt yapi sistemleri yikilirken Arnavutluk, yönünü ve siyasetini tamamen ABD'ye çevirerek Amerika'yi kesfediyordu. ABD'nin "sömürge valisi" gibi davranan elçiliklerinin yol göstericiligi ve hatta ana politikalarin belirlenmesindeki etkisi ihmal edilemeyecek kadar etkiliydi. ABD'nin 1991­1994 yillari arasinda Tiran'da bulunan ilk elçisi William Ryerson(1) , açikça Demokratik Partiyi destekliyor; üstelik seçim mitinglerinde Berisha'dan sonra kürsüye çikip demeç verebiliyordu. Ryerson döneminde, siki iliskiler 236 milyon dolarlik ABD ekonomik yardimiyla desteklenmis, ABD'nin nüfuzu garantilenmisti.

'YESILKUSAK' TEDIRGINLIGI

Berisha iktidarina (1991-1996) son veren de gelmesine destek veren güçler olmustu. Berisha'nin Arnavutluk'un güneyi için tehdit olusturan Yunanistan'a karsi politikalari, Türkiye ve Islam dünyasiyla yakin iliskiler kurmasi, Yugoslavya çatismalari döneminde Müslüman Bosnaklari ve Kosova Arnavutlarini desteklemesi ABD'de endise verici bulunuyordu. Nitekim ABD'nin Soguk Savas sonrasi yeniden yapilandirdigi Balkanlar politikasi açikça ve öncelikle Islami bir devlet olusumu ihtimalini engellemek üzerine oturtulmustu. Balkanlarin en büyük Müslüman ülkesi olan Arnavutluk'un kontrol edilebilmesi demek hem Balkanlara yayilmis Arnavutlarin tamaminin hem de Bosnaklarin dengede tutulmasi anlamina geliyordu. Berisha'nin tutumu önceden belirlenmis rotadan sapmalar anlamina geldigi için oldugu kadar milliyetçi ve dini unsurlari beslemek suretiyle Arnavutluk'u renksiz ve kimliksiz olmaktan sonu kestirilemeyen bir mecraya dogru sürükledigi için de kaygi doguruyordu. Gerçekten de milliyetçi ve Müslüman unsurlar Demokratik Parti etrafinda toplanmaya baslamisti. Halbuki bu Arnavutlarin Rahibe Teresa'nin izinden Hiristiyanliga döndürülmesi projesine de zarar veriyordu. Arap dünyasindan gelen yatirimlar kuskulari daha da arttirmis üstelik Berisha hükümetini "Islamci", "diktatör" ve "Yunan ayrimcisi" olmakla suçlayan Nicolas Gage liderligindeki Yunan lobisi Berisha aleyhine Washington'da ve Brüksel'de aktif bir faaliyete baslamisti. Bunu, Yunanistan'in Bosna-Arnavutluk-Kosova-Türkiye ekseninde olusarak Avrupa içlerine dogru uzanan -Müslüman- Yesil Kusak iddiasiyla bir yandan Bati'yi etki altina alma bir yandan da Rusya ile sikilastirilan iliskilerle Rusya-Bulgaristan-Sirbistan-Yunanistan ekseninde Ortodoks Hatti olusturma girisiminin gözlemlenecegi bir dönem izleyecektir. Yunan lobisinin çalismalari bugün Yunanistan'i Balkanlarin tamaminda etkin konuma getirdigi gibi o gün de ABD'nin Arnavutluk politikasini etkiyebilmisti. Baba George Bush'un ayrildigi Beyaz Saray'a 1993'de Clinton yerlesirken ABD'nin Arnavutluk elçisi de degisti Ryerson'un yerine Joseph Lake geldi. ABD'deki yönetim degisikligi Arnavutluk'taki ABD tutumunu etkilemis, Berisha'ya ve Demokratlara verilen destek çekilmis hatta insan haklari ihlalleri, Yunan azinliga karsi yapilan ayrimcilik ve anti demokratik tutum nedeniyle Arnavutluk hükümeti suçlanmaya baslanmisti.

YENIDENBUSH, YENIDENBERISHA

Ayni dönemde ortaya çikan ve 3 milyon nüfuslu Arnavutluk'ta 2 milyon hesap sahibini evlerini, arsalarini, çiftliklerini, teklif edilen yüzde 19 oranindaki mevduat faizli yatirim için satmaya sürükleyen banker krizi tirmanmaya baslamisti. Ocak 1997'de "bankerlik krizi" patladiginda agir bir ekonomik ve siyasi çöküntü, 1998'e kadar süren sivil kargasa yasandi. Devlet güçlerinin isyancilar karsisinda otoritesini kaybetmesi üzerine BM Güvenlik Konseyi 28 Mart 1997 tarihli ve 1101 sayili karari ile Arnavutluk'a çokuluslu bir güç gönderilmesini kararlastirdi. ABD artik açikça muhalefete destek veriyordu. Gözlemcilerin açikça maniple edildigini belirttikleri seçimleri Sosyalist Parti kazandi, ABD'nin destegini kaybetmekle siyasi gücünü de kaybeden Berisha iç savasi önlemek için çekildi. 1997'de göreve baslayan yeni Arnavutluk elçisi Marisa Lino digerleri gibi Arnavutluk'un kaderinin çizilmesinde aktif bir sekilde çalisiyordu. Bakanlari bizzat seçtigi söylenen Lino gibi 2002-2004 döneminde ayni görevi üstlenen James Jeffrey(2) de Arnavutluk'un iç islerine müdahalelerini açikça yapabiliyor ve hatta basinda yayinladigi deklarasyonlar yoluyla muhalefete dahi ABD'nin ne istedigini dikte edebiliyordu.(3) Berisha'nin ve Demokratik Parti'nin 2005'te tekrar iktidara gelmesi de ancak ogul Bush'un ABD yönetimini devralmasi sonrasina denk gelir. Berisha'nin Fatos Nano iktidari döneminde Yunanistan'la kurulan ­göreceli- dengeli iliskileri -Yunanistan'in saldirgan tutumundan vazgeçmemesine ragmen- mümkün oldugunca sürdürme gayretini, ilk iktidari dönemine göre Türkiye ile iliskilerini de daha mesafeli yürütüyor olmasini ve elbetteki Afganistan'da ve Irak'ta verdigi destegi sürdürmek dâhil ABD ile yakin temasa son derece önem veriyor olmasini deneyimlerinin ürünü politikalar olarak degerlendirmek gerekir. Nitekim bu, sadece Arnavutluk'un degil ABD ve Brüksel'de kendi çikarlarini savunacak lobiler olusturamayan ve pazarlik gücü verecek araçlara da sahip olmayan veya bu araçlari kullanamayan bütün hükümetlerin politikasi oldu.

Dipnotlar


1- http://www.presidency.ucsb.edu/ws/index.php?pid=20159


2- Arnavutluk'ta gösterdigi basari Jeffrey'e 2005 Mart'inda Irak koordinatörlügüne atanma basarisi getirmisti.


3-Olsi Jazexhi, ABD'nin Balkanlar Poltikasi- Arnavutluk Örnegi, http://www.saafonline.com/haber_detay.php?haber_id=266

 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Mayıs , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net