Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Türk-Yunan çikmazinin perde arkasi...Ruhban okulu ve azinliklar

Strateji 29.08.2005 Cumhuriyet
Türk-Yunan çikmazinin perde arkasi

Ruhban okulu ve azinliklar

Türkiye ile Yunanistan arasinda büyük sorun teskil eden Ruhban Okulu'nun açilmasindan çok hangi sartlarda egitim verecegi tartisma yaratiyor. Yunanistan okulun Patrikhaneye bagli olarak açilmasini isterken Türkiye egitim birligi yasasi nedeniyle bunun olanaksiz oldugunu bildiriyor.

Yunanistan'in ilgili ilgisiz her konuyu Türkiye'den karsiliginda bir sey istenebilecek konuma getirmekte israrci olmasi dikkat çekiyor. Daha önce Atina olimpiyatlarinda, kente camii yapilmasini isteyen Türkiye'ye ''Ruhban okulunu açarsaniz olur'' karsiligi veren Yunanistan, ülkede yasayan Türklere ise oldukça kisitli imkanlar sunuyor. Atina yönetimi 6 yildir Türklerin seçilmis müftülerine görev hakki tanimiyor.

Gözde KILIÇ YASIN

TUSAM Balkan Arastirmalari Masasi

gyasin *tusam.net


Yunanistan Basbakani Kostas Karamanlis'in Agustos ayi sonunda gerçeklestirmeyi düsündügü Ankara ziyaretini ertelemesi, hem Yunan hem de Türk basininda çesitli spekülasyonlara sebep oldu. Ertelemenin nedenine dair resmi bir açiklama yapilmamis olsa da Ankara Antlasmasi'ni 10 yeni üyeye genisleten protokole eklenen ''tanimama'' deklarasyonunun ve Milli Güvenlik Kurulu toplantisinda Yunanistan'in tehdit olarak gösterilmeye devam ediliyor olmasinin ertelemenin gerekçesi olabilecegi ifade ediliyor. Ertelemenin nedenleri ara sinda ruhban okulunun açilmasi ile ilgili olumlu bir isaretin verilmemis olmasi da gösterilmektedir.

Karamanlis, eger ruhban okulu sorununu bu denli benimsiyorsa bunu Türkiye'deki Rum azinligin haklarini koruma altina almak olarak degerlendirmek ve bir noktaya kadar makul görmek gerekecektir. Nitekim, diger tüm Rum ahali mübadeleye tabi tutulurken Istanbul Rumlari Lozan görüsmecisi Venizelos'un asiri baskisi nedeniyle Türkiye'de kalmaya devam etmislerdi. Bu nedenle Yunanistan'in Istanbul Rumlarinin haklarini koruma altina alma çabasi normal karsilanmalidir. Ne var ki, Ruhban okulunun açilmasi ya da Patrikhanenin ekümeniklik iddiasinin Türkiye tarafindan kabul edilmesi konularinin Rum azinliktan ziyade Patrikhanenin hak ve yetkileri ile ilgili oldugunu da ifade etmek gerekiyor. Yine de konuyu azinliklarin korunmasi ve kollanmasi çerçevesinde ele alacak olursak Karamanlis'in ayni özeni kendi topraklarinda yasayan ve ''Müslüman Yunanlilar'' olarak tanimlanan Bati Trakya Türkleri için de göstermesi beklenecektir. Tam da ruhban okulunun açilmasina uygun ve karsilik düsen bir baska sorun varken bunun dile getirilmemesi Türkiye adina büyük bir eksiklik olacaktir. Nitekim, sadece din adami yetistirme problemi olarak bakildiginda Bati Trakya Türklerinin de ayni sorunu yasiyor olmasi, Yunanistan'in da birtakim düzenlemeler yapmasini gerektiriyor.


Mütekabiliyet esasi sart


Heybeliada Ruhban Okulu'nun açilmasi konusunda, okulun açilip açilmamasi bakimindan degil, okulun açilmasi durumunda tabii olacagi kurallarin belirlenmesi bakimindan sikinti yasanmaktadir. Patrikhane, okulun devlet kontrolü ve denetiminde olmasini kabul etmeyerek, Patrikhane'ye bagli bir kurum olarak açilmasini istemekte, Türkiye Cumhuriyeti topraklarinda bulunan bir okulun devlet denetimine tabii olmamasi da kabul edilir bir talep olarak görülmemektedir. Öte yandan, ülkedeki Rum azinligin çocuklarini ruhban okuluna göndermedeki muhtemel isteksizligini dikkate alan Patrikhane, okula yabanci ögrenci ve ögretmen aliminin mümkün kilinmasini istiyor.

Nitekim, 1950-1969 yillari arasinda egitimini tamamlayan 225 ögrencinin sadece 38'inin Rum asilli Türk vatandasi olmasi ve 162'si Yunan uyruklu olmak üzere 187'sinin yabanci uyruklu olmasi bu noktanin önemini ortaya koyuyor. Türk vatandasi Rum ögrenci ve ögretmenlerin sayisinin, yabanci ögrencilere olan orani, amaci sadece azinligin ihtiyaçlarina cevap vermek olmasi gereken (Lozan hükümleri) Ruhban Okulu'nun kisa sürede amacini asan bir kurum haline dönüsebilecegini göstermektedir. Bu anlamda ruhban okulunun açilmasi, Rum azinliga yapilacak hizmetten öte dünya Ortodoksluguna verilen bir hediye olacaktir. Türkiye'nin dünya Ortodokslarina böylesi bir hizmet sunmasi da yükümlülük olarak önüne konmamali, konamamalidir.

Ne var ki, Bati Trakya Türklerinin sorunu sadece Yunanistan'daki bu azinligi ilgilendiren ve birtakim ek ya da ön sartlarla ileri sürülmeyen basit bir taleptir. Öte yandan dünya Müslümanliginin lideri olmak ya da hilafeti tekrar canlandirmak gibi bir niyetlerinin bulunmadigi dikkate alindiginda Bati Trakya Türklerinin din adami talebi, oldukça masum ve ardinda gizli birtakim niyetler tasimayan, gerçek bir sosyal ihtiyaca karsilik gelmektedir.

Esasen, verilen tavizin etkisi, muhtemel sonuçlari ve baglayiciligi arasinda ciddi fark olacagi için bu iki meselenin karsiliklilik esasi ile çözümlenmesi zaten düsünülemez. Ne var ki, Yunanistan basit bir düzenlemeyi dahi yapmazken Türkiye'nin geri dönüsü mümkün olmayacak düzenlemelere gitmesini beklemek de kesinlikle kabul edilemez bir yaklasimdir. Bütün dünya Ortodokslarina açik olacak bir ruhban okulunun, küresel niyetleri olmayan Bati Trakya Türklerinin din adami ihtiyacini karsilayacak okullarla kiyaslanmasi mümkün olmayacaktir. Yine de sadece Bati Trakya Türklerine hizmet verecek bir okulun açilmasindan kaçinilmasi, ruhban okulunun açilmamasi için yeterli bir neden olarak öne sürülebilecektir. Ne var ki, bir karsililik olacaksa da hizmet ve denetim usullerinin ayni tutulmasi aranmali, konunun azinlik haklari çerçevesi disina çikarilmasina izin verilmemelidir.

Din adami yetistirecek okullarin açilmasini saglayacak düzenlemelerin yapilmasi konusunda, taleplerin niteliklerindeki büyük fark nedeniyle karsiliklilik gözetmek Türkiye'nin aleyhine olacaktir ancak diger bazi konular var ki karsiliklilik esasi çerçevesinde Bati Trakya Türklerinin kimi mahrumiyetlerini giderebilir. Örnegin Yunanistan, uluslararasi anlasmalarda üstlendigi yükümlülüklere ragmen, 15 yildir Gümülcine ve Iskeçe'nin seçilmis müftülerinin görevlerini yerine getirmelerini engellemektedir. Üstelik seçilmis Müftüler Mehmet Emin Aga ve Ibrahim Serif'i makam gaspi ve topluluk içinde cüppeyle dolasmak gerekçeleriyle yargilayip hapse mahkum etmektedir. Bu uygulamalar nedeniyle AIHM'de açilan davalarin 1999'da Yunanistan aleyhine sonuçlandigi düsünülürse Yunanistan, 6 yildir da uluslararasi mahkemenin kararini ihlal etmektedir. Bu anlamda Türkiye'nin Patrik seçimine karismiyor olmasi ve seçilmis Patrigin görevini yerine getirmesini engellemiyor olmasi, seçilmis müftülerin görevlerini yerine getirmesine izin verilmesi ile karsiliklilik olusturmaktadir. Yunanistan, ülkesinde azinlik statüsünde yasayan Türklerin kendi dini liderlerini seçmelerini uluslararasi yükümlülüklerine ragmen engellerken Türkiye'nin hiçbir dönemde kabul etmemis oldugu patrikhanenin ekümeniklik iddiasini kabul etmesi mümkün degildir. Müftülük makamina seçilen kisilerin görevlerine iade edilmesi de ancak Patrik seçiminin yapilabilmesine karsilik tutulabilecek bir konudur. Türkiye'nin patrik seçimine dogrudan bir müdahalesinin olmadigi ve geçerli sayilan nizamnamelere uygun bir sekilde buna izin verdigi düsünülürse sorunun Yunanistan'i n öne sürdügü sekilde degil baska bir platformda çözümlenmesi gerektigi anlasilmaktadir.


Yunanistan'in ''demokratik kimlik'' anlayisi


Türkiye gayrimüslim vakiflari ile ilgili sorunlari çözümlemeye çalisirken Bati Trakya Türklerinin benzer özellikler gösteren vakif mallari konusundaki sikintilarini ikili iliskilerde dahi gündeme getirmemesi de almadan vermenin bir baska örnegini olusturuyor. Öte yandan Yunanistan'in yürürlükten kaldirilan Vatandaslik Yasasi'nin 19. maddesi geregince ''etnik köken olarak Yunan olmamalari'' gerekçesiyle vatandasliktan attigi 60 bin Türkün vatandasliginin iadesi ile ilgili karsiliklilik olusturabilecek bir Türkiye ihlali bulunmamaktadir. Yine Türkiye'nin dolasim hakkini kisitlayan bir ''yasak bölge'' uygulamasi ya da ekonomik ayrimcilik teskil edecek ehliyet vermeme türünden uygulamalari bulunmadigi için bunlarin giderimi için öne sürebilecegi bir karsiliklilik imkani bulunmamaktadir. Bu sorunlar bir tarafa, Bati Trakya Türklerinin en önemli ve hayati problemi olan kimliklerinin taninmamasi sorunu için de Türkiye, resmi bir girisimde bulunmamistir. Türkiye'deki Ortodoks dinine mensup azinlik kendilerini ''Rum azinlik'' olarak tanimlama hakkina sahipken, Bati Trakya Türkleri, ''Müslüman Yunanlilar'' olarak tanimlanmaktadir. Içinde ''Türk'' kelimesi geçen bütün dernekler kapatildigi gibi ''Türk'' kelimesinin kullanilmasi dahi yasaklanmis durumdadir. Her ne kadar Türkiye'nin tüm düzenlemeleri insan haklari adina ve kendi yurttaslarinin ihtiyaçlarini karsilamak üzere yapmasi gerekiyorsa da benzer nitelikteki bir sorumlulugunu yani Bati Trakya Türklerinin sorunlarinin çözümündeki rolünü de ihmal etmemek zorundadir.


Azinlik dersinde Yunanistan sinifta kaldi


Türkiye, kendisine azinliklar ve azinlik haklari konusunda ders vermeye kalkisan Yunanistan'i örnek alarak sadece üzerlerinde bir nevi garantörlügü bulunan Bati Trakya Türklerinin degil Yunanistan'in varliklarini kabul etmedigi diger azinliklarinin da haklarini savunmalidir. Bu anlamda Yunanistan'da yasayan Arnavutlarin, Makedonlarin, Pomaklarin ve Ulahlarin ihlal edilen haklari sadece Türkiye'nin degil herhangi bir baska dünya devletinin de sorumlulugunu dogurmaktadir.

Türkiye'de Ortodoks azinlik dogrudan bir sikinti yasamazken Yunanistan'daki Türklerin bugün dahi baski altinda tutuluyor olmasi karsiliklilik yaklasimina uygun düsmemektedir. Yunanistan, Patrikhanenin bazi sikintilarini Avrupa Birligi ve hatta Yunan lobileri araciligiyla ABD'nin sorunu haline getirmisken Türkiye'nin Bati Trakya Türklerinin dogrudan insan haklarindan kaynaklanan sorunlarini dünya gündemine tasiyamamasi büyük eksiklik olarak degerlendirilmelidir. Nitekim, Atina'da yapilan olimpiyatlar esnasinda Müslüman sporcular için camiinin faaliyete geçirilmesi gündeme geldiginde Yunan yetkililer, karsiliginda Türkiye'nin Ruhban Okulu'nu açmasini istemislerdi. Ne yazik ki o dönemde Türkiye'nin Müslüman aleminin temsilcisi olmadiginin alti çizilmemis bütün Avrupa'da camisi bulunmayan tek baskente camii yapilmasinin ruhban okuluyla bir baglantisinin bulunmadigi dile getirilmemistir.

Yunanistan'in ilgili ilgisiz her konuyu Türkiye'den karsiliginda bir sey istenebilecek konuma getirme yetenegi ve israri, bu nedenlerle Türkiye tarafindan da örnek alinmalidir. Türkiye savunma çizgisindeki politikalarindan vazgeçip göze göz dise dis taleplerini soydaslari adina dile getirmek zorundadir. AB üyesi olan ve hatta AB kültür ve kimliginin temelini olusturdugu kabul edilen Helen mirasina sahip çikan Yunanistan'in azinliklar politikasini, en ince ayrintisina kadar incelemeden Türkiye Batili ülkeler düzeyine erisemeyecektir.

 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Mayıs , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net